kimseler bilmez bu gece hangi duyguların akordunda türküler söylediğimi.
ve kimseler bilmez ela gözlerine iki kısa şiir okuduğumu.
bu gece ıslık sessizliğindeki bir mezarda, türküler güç verdi bana.
ilk defa,sensizliğin soğukluğunu türküler kapattı bu gece; bir de rakı...
gelmeliydim.. gelemezsem çatlardım.. o türkü sevinçlerimi.. o türkü duyumsamalarının yaşattıklarını yansıtmalıydım bir şekilde. sesimi duyurmalı,ezgilerimi dinletmeliydim..
aşıktım... aşka aşık belki ama bir endamı ömre değerde yaşadım bunu... aşkı, sende sevdim yeniden...
geldim.. ordasın ve bir yabancı gibi bakıyorsun bana.. bir yabancıya selam verir gibi verdin merhabanı. bir yabancının uğrak bir yolüstü mola yerine gelirkenki karşılamadan farksızdı, bakışlarındaki yabancı görme isteğin.. oysa bir gün öncesinde duygu sağanağımın istemleriyle kucaklamış, ve şiirlerin anlatamadığı imgelerindeki en güzel sevda sözcükleriyle kucaklamıştım, ve gülümsemiştin. ama şimdi ordasın ve bir yabancı gibi izliyorsun varlığımı. oysa, içimde kopan fırtınaların sessiz nehirlerinin içten çağlamaları gibi debdebe bir havadayım. sendeyim, sevdandayım... neden görmek istemiyorsun.
olsun.. ben sevdanın acıtan yanını sevdim en çok. ve karanlığın korkutan zamanlarımda, sancılarımın
yürekten sızlatan yanlarına tutundum en fazla. ve kirli bir dünyanın içinde direnen mavi ışıkların
uzantısındaki okşayan gülüşlerde tattım renginin sevda yeşilini. ve ne istediğimi bilerek karaladım son dizelerimi..
sendeyim işte.. anlamıyor musun. varlığındaki yokluğun, yokluğundan daha har, daha kor, daha bir
dağlatan... gel bana.. benim.. bana.. bende.. sadece benle...
]