Petrol fiyatlarındaki çöküşün ilk haftasında Microsoft, tüm dijital hazinesini, kod kütüphanelerini, geliştirilmekte olan projeleri, herşeyi, Gates’in Afrika ülkesine aktarmıştı. İkinci haftasında seçme kritik Microsoft çalışanları, Gates’in ülkesine birkaç özel uçağın defalarca yaptığı seferlerle taşındı. Üçüncü hafta, daha Amerika’da dağılmanın başlangıcının yaşanıyor olduğu anlaşılmadan, Bill Gates Windows’un yeni yurdunu ilan eden konuşmayı yapıyordu. Microsoft ürünleri, Amerika’daki krizden bağımsız olarak hizmet vermeye devam edecekti. Ama şartlardaki beklenmedik zorluklardan dolayı tüm fiziksel ortam dağıtımları ikinci bir bildirime kadar durdurulmuştu. Dijital dağıtımların sorunsuz devam etmesi için Türkiye’yle bir anlaşma yapılmıştı ve Türkiye’nin altyapısı bu amaçla kullanılacaktı. Tüm ürünlerin yeni versiyonlarıyla ilgili çalışmalar iptal edilmişti. Microsoft çalışan sayısında dramatik bir azaltmaya gitti. Dünyanın bu karmaşık yapısında tamamen yeni nesil ürünler için özel çalışma grupları kurduğunu ve 10 yıl boyunca yeni ürün çıkarmadan, sadece mevcut ürünlere desteğini devam ettirerek yeni nesil ürünlere hazırlanacağını açıkladı.
Bilginin Kara Kutusu dahil pek çok ürünün gelişme süreci başlamış oluyordu.
Bu ürünlere, çalışma mekanizmalarına, teknolojik gelişmelere zaman zaman değineceğim. Ama Gates’in daha büyük bir başarısı ve tüm bu yeni, doğayla barışık gelişmeleri mümkün kılan, yönetim şekliyle ilgili tarihte görülmemiş yeniliklerdi.
Gates, henüz küçük olan ülkesini bir şirket olarak yapılandırdı. Anayasa şirket yönetmeliği tadındaydı. Ülkenin parası yoktu. Dünyanın o dönemdeki en geçerli üç para birimi üzerinden işlem yapıyordu. Bütçe; açık verse de olacak, gerekirse para basılarak gerekirse vergiler artırılarak ya da borç alınarak denkleştirilecek bir mevzu değildi. Bir bilançoydu!
Ülkenin ana hedefi sürdürülebilir karlılıktı. Ancak bu sürdürülebilir kelimesi bir süs olarak değil, gerçek anlamıyla kullanılıyordu. Sonraki yıllarda ortaya çıkan ürünlerde görüldü ki, yeni ülke her türlü üründe sadece mali karlılığı değil, enerji kullanımı ve atık üretiminde doğayla uyumluluğu da ana bir ilke olarak kabul etmişti. Bu arada yeni ülkenin adı yeni ülkeydi: NewLand.
NewLand verimli bir elmas madenini barındıran bir Afrika ülkesinden, yerlileriyle de barış içinde kurulmuş bir ülke olarak yola çıktı. Sonraki on yıl boyunca dünyanın seçme insanlarını çeken bir araştırma geliştirme ortamı oluşturdu. NewLand üç ana alanda odaklanıyordu: Yeni nesil bilişim ürünleri, genetik, güvenlik. Madenlere dayalı bir ekonomiyle başlamış olması da bir tesadüf değildi. Takip eden yıllarda da görüldü ki, gerçek olanla sanal olanı, elle tutulabilir değerlerle tutulamaz değerleri dengeleyen bir politika güdüyordu.
NewLand’in kendisine görev kabul ettiği bir hedef de vardı: Afrika’yı hastalık ve cehalet gibi zararlı unsurlardan arındırmak. AIDS’e çare bulmak için çok büyük çaba sarf ettiler. Bunda tam başarıyı asla yakalayamadılar ama bireyde yenemedikleri AIDS’i toplumsal projelerle izole etmek ve toplumun birkaç onyılda AIDS’ten arınmış hale gelmesini sağlamakta başarılı oldular. AIDS’ten ölmesi kaçınılmaz olan yerlileri alışık olduklarından çok daha iyi yaşam standardında ama temiz toplumdan izole yaşattılar. Genetik çalışmalarla AIDS’li insanların sanal ortamdan görüşmeye devam edebildikleri kendi temiz çocuklarını üretmeyi mümkün kılmaları, kırılma noktası oldu. Nüfuslarının 4’te 3’ünden fazlası AIDS’e yakalanmış pek çok Afrika ülkesi toptan yok olma tehlikesine karşı bu başarılı programı uygulamak için can atar hale geldiler.
Ama bu toptan bir dönüşüm programıydı. Ülkelerin NewLand’e teslim olmaları gerekiyordu. İlk başlarda bağımsız olarak yapılan birkaç deneme başarısızlıkla sonuçlanınca, NewLand biraz da zorunlu olarak başvuran ülkeleri sınırları ve hükümranlığı altına dahil etmeye razı oldu. Bağımsızlığından ilk vazgeçen komşu bir ülkede AIDS’li oranı yüzde 90’ın üzerindeydi. Görece kısa bir zamanda bu ülkede yaşanan başarı, diğer ülkelerin de karar vermesinde hızlandırıcı bir etki yaptı.
Burada tüm detaylarına giremeyeceğim. Ana unsurları belirttim. Ama şunu eklemek gerekli ki, NewLand teslim aldığı nüfusu AIDS gibi hastalıklardan arındırmak ve temiz bir yeni nesil oluşturmakla kalmıyor, eğitim programlarıyla bu nesli dünyanın en iyi imkanlarına sahip hale getiriyordu.
Genetik ve yeni nesil bilişim ürünlerinde sağlanan üstün başarılar, NewLand’in şirket yönetim tarzıyla yönetilmesinin getirdiği karlılığın sağladığı imkanlar, bu ülkenin günümüzdeki sınırlarına ulaşmasını sağladı: Büyük Sahra’dan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne kadar Afrika’nın çok büyük bir kısmı artık NewLand olarak anılıyor.
(2053'te yaşayan Kamil Asma'nın dilinden, Yazar: Mustafa Acungil)