Sen bakma yanağımda duran tuz izlerine, her güneş batışında gülüyorum, son seferi diye. Bir intihar taşıdığım doğru, değil. Her köprü geçişinde kendime kızıyorum, neden bu meridyenler… İnanmazsım ama geçen gece pijamamın altına mayomu giydim de uyudum. Islaklığım gerçekti ama şadırvanda abdest alıyordum, oysa. Hayırdır!
Sen bakma, aldanma böyle ürkek tavırlarıma. Daha geçen gece yirmilik bir kızın baldırında puroydum. Nasıl sardıysa beni, dudaklarımda nikotin, sorma gerisini. Neden güneş doğsun ki…
Abartısız, öbür gece çiğdim. Yaprağı okşamasının bittiğini anladığımda, düşmedim toprağa, ben buharım. Gardiyanıyım karanlığın, gecenin öfkesi, çığlığıyım, susların, aynada kemirilmiş bir lades kemiği kadar yalın, oyuncaklar kadar konuşulduğunda, ses verenim. Hayalim ben, dilsiz düşlerine tercüman… Ben, senin gündüzüne öfkenim. Geceyim ben! Bağırmamak için, avazını içine akıttığın, unuttuğun özgürlüğüm ben. Elinde uzaktan kumanda, sadece uyurken öptüğün kızınım ben.