Aralarından geçerek geliyordu
Bahçelere serpilmiş olan gelinciklerin
Issız bir yerden dönüyormuşçasına
Yalnızdı elleri
Korkmuştu gözleri
Suskundu dili
Cevap vermiyordu,veremiyordu rüzgarın fısıltısına
Dalgalanan saçlarına aldırış etmeden yürüyordu
Ezmeden gelincikleri
Geldiği yerde çok ezilmişçesine
Mordu yanakları
Titrekti sesi
Ürkekti adımları
Yorgundu,dayanamıyordu vurgunlara
Dalga dalga gelen adi darbelerde savruluyordu
Yinede düşmüyordu ezmemek için masum gelincikleri
Bıraktığı yerde bakımsız kalmışçasına
Kimsesizdi ruhu
Yaralıydı yüreği
Ve bitkindi hayalleri
O yine ezmedi gelincikleri
Sevdi hep o ağlamaklı kırmızıyı
Oysa onun yaşadığı yerde
Gelincikler hep dikenliydi
Ayırt etmez kanatırdı…
EAB(Alef)