Gerçek Bir An

Dostum, öyleyse bana söyleyebilir misin, her VAR OLAN GERÇEK midir, her GERÇEK VAR mıdır?

yazı resim

Aralıksız süregiden An’lar bileşkesinin ortasında, bir dengeli mutat gürültünün içinde, kahvede iki arkadaş konuşuyor. Ben de onları dikkatle dinliyorum:

“.....Şimdi sen Don Kişot’un, Robinson’un, Karagöz’ün, Miki Fare’nin veya Süpermen’in varolmadığına gerçekten inanıyor musun? Onlar sence yalnızca birer hayal kahraman mı? Onların sırf “hayalî” olmaları VAR olmalarına engel mi? İnsanların muhayyilesine bu kadar etki etmiş, onları öyle veya böyle düşünceye sevketmiş yaratıkların kâğıt üzerinde olsun yaratılmış olmaları onları VAR saymamıza yeterli değil mi?

“İnsan hayatında rol oynayan, onlara etki eden varlıklar yalnızca gözle görebildiklerimizden ibaret olsaydı hayat ne kadar can sıkıcı, ne kadar GERÇEKDIŞI olurdu! Bizi etkileyenler, hayatımızı yönlendirmemizde payı olanlar yalnız canlılar, maddî unsurlar, insanlar veya “hayattaki” insanlar olamaz. Yüzyıllar önce yaşamış peygamberlerin sözlerine bugün de kulak kabartmıyor muyuz? Platon’u, Mikelanj’ı, Atatürk’ü onlar öldükten sonra -yani aramızda fizikî olarak bulunmazlarken- tanıyıp etki alanlarına girmedik mi?

“Bir varlığı VAR kılan iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz, onun “etkileme gücü”dür. Yıllar önce ölmüş insanlar da eserleriyle VARlardır. Onları yok saymak kendimizi kandırmak olur ki bunun tersi de mümkün. Sen gözünle gördüğün her şeyi GERÇEKTEN VAR mı sanırsın? Yürüyen, konuşan, etkisiz, amaçsız, silik insanların gerçekte yaşadığını mı sanırsın? Hayatıyla ölümü arasında hiçbir fark olmayan insanlar mı gerçek, yoksa Tom’la Jeri mi?.. Tepkisiz, duygusuz, ruhsuz kitleler, yığınlar mı gerçek, yoksa Hakılberi Fin mi?..

“Şeyleri gerçekte var kılan onların etkileme güçleri, yapıp etmeleri hattâ yaratıp ortaya koyduklarıdır. VAROLMAK da zaten bir anlamda ÖLÜMSÜZLÜK demektir onun için.

“Dostum, öyleyse bana söyleyebilir misin, her VAR OLAN GERÇEK midir, her GERÇEK VAR mıdır?”

Ben onları görebiliyorum, onlar beni göremiyor. Konuşanın karşısındaki biraz şaşkın. Onun cevabını beklemeden, önümde “gerçekten var olan” çayımın artık soğumaya yüz tutmuş son yudumunu içip kalkıyorum. Bu iki arkadaşı kendi gerçeklikleriyle başbaşa bırakıyorum. Kendi An’larımı yaşamaya devam etmek üzere dışarıya çıkıyorum.

Yorumlar

Başa Dön