Lefkoşa Merkez Kaymakamlığına yeni getirilen dostumuz, sevgili kardeşimiz Ahmet Aslanın daveti üzerine Girneye iftar yemeğine gittik.
Bu davet, geleneksel hale gelen bir etkinliğin devamı idi. Bilindiği gibi Ahmet Aslan Kaymakamımız, KKTC Teknik Öğretmenler Derneğinin başkanıydı. Her yıl Ramazan ayında geleneksel olarak bu iftar yemeğini kendi aralarında sponsor oluşturarak veriyorlardı.
Ben, Veysel Üresin, Bünyamin Merhametsiz ve Burhan Topuz akşam üzeri Mağusadan yola çıktık. Girnede görev yapan Hayati Köse arkadaşımız da oradan katılacaktı bize.
Öğretmenevinde havuzun tam kenarına masalar genişçe hazırlanmıştı. Katılım oldukça yoğundu. Bakanlarımızdan, siyasilerden de katılanlar oldu.
Yemekler çok lezzetliydi. Sohbet ise gerçekten güzeldi. Önemli olan bir arada olmaktı. Ve bizler de bir aradaydık.
Yemekten sonra Hayati Köse arkadaşımızın kahve teklifine hiçbirimiz yok demedik. Tabii Mağusadan geldiğimiz için benim dışımda bütün arkadaşlar Oza Kahvesi içiyorlardı. Bünyamin Merhametsiz Oza olmazsa içmem abi diyordu latife ederek. Hayati Bizde her şey mevcut diyerek arabayı Girne Limanına doğru sürdü.
Güzel bir yaz akşamı vardı Girnede. Rüzgâr, tatlı tatlı esiyor, yüzümüze ılık ılık vuruyor, adeta ruhumuza doluyordu.
Girne Limanı girişinde bulunan Girne Şehitleri Ve Özgürlük Anıtının tam önüne geldik. Girne Şehitleri Ve Özgürlük Anıtı, Türk Şehitleri İmar Vakfı tarafından 2005 yılında yaptırılmış. Kıbrısta şehit olan tüm asker ve siviller için adanmış bir anıt. Özgürlüğü ve Barışı simgeliyor.
Bu Anıtın tam karşısında, yol kenarında Oza Cafe House isminde bir mekân var. Bu mekâna geldik.
Mekân, gerçekten çok nezih ve çok güzel geldi bana. Mekânın dışı lüks koltuklarla döşenmiş ve modern bir dekor ile süslenmiş. Kızlı erkekli gruplar oturmuş, kahvelerini yudumlarken, bu serin Girne akşamında sohbet ediyorlar.
Biz de dışarıda bulunan iki masayı birleştirip oturduk. Garson geldi. Genç yaşlarda, güler yüzlü biriydi. Arkadaşların hepsi ısrarla Oza kahve söyledi. Ben, farklı bir marka söyleyince garson, Özür dilerim, burada hep Oza kahve bulunur dedi. Bana Dilerseniz size tek kavrulmuş kahve yapalım. Hafif ve lezzetlidir. dedi.
Girnede Oza Kahvesi içmek pek görülmeyen bir şeydi doğrusu. Bildiğim kadarıyla burada başka marka kahve içiliyor
Biraz sonra kahveler geldi. Önce 3 kahve ardından bir bayan tarafından özel bir fincan kahve geldi. Tabii onu ister istemez ben aldım. Çünkü benim kahvem tek kavrulmuş olacaktı. Yani özel olacaktı. Ama gelen kahve de çift kavrulmuştu. Söyleyince garson Sizin kahve geliyor dedi. Bünyamin de gülerek Eee hocam, kahve bayan elinden olunca hemen alıp içtin dedi. Ne bileyim, özel olunca benim sandım dedim. Garson hiç ikiletmeden Bünyamine yeni bir kahve getirdi.
Bizler, kahvelerimizi yudumlarken güzel bir bayan yaklaştı yanımıza. Özür dilerim, sizler Mağusadan mı geliyorsunuz? dedi. Evet dedik. Bize teşekkür etti. Ben de Mağusalıyım dedi.
Bayan, bu cafenin sahibi imiş. Adının Nil Yücel olduğunu söyledi. İlk dikkatimizi çeken güzelliği, şık giyimi, kibar davranışı ve içtenliği oldu. Güler yüzlü, dostça davranan, samimi bir bayandı. Gerçekten de bize karşı çok nazik davrandı. Umarım beğendiniz burasını dedi.
Evet, çok beğenmiştik. Kahveler de çok güzeldi. Özellikle benim içtiğim tek kavrulmuş kahve çok hafif ve çok lezzetliydi. Kahve tadını alabilmiştim.
Nil Yücel Hanım, önceleri Gazimağusada hurda işleri yapmış. Sonra da kendi deyimiyle kader onları buraya sürüklemiş. Kendimizi birdenbire burada bulduk. Bu mekânı açtık. Oza Cafe adını verdik. İlgi görmeye başladık. Müşterilerimiz bizi tercih etmeye başladı. Biz de elimizden geldiği kadar kaliteli ve temiz hizmet vermeye çalışıyoruz. İçtenlik, kalite ve güleryüz öncelikli amacımız. İlgi görmemiz de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor dedi.
Doğrusu, bu saydıklarının fazlasını bulduk biz burada. Gerçekten Girnede bir kahve içimi vakit bulmamız bizim için çok iyi oldu. Böyle güzel bir mekanda hoşça vakit geçirmek bizi oldukça mutlu etti.
Nil Hanıma teşekkür edip unutulmaz güzel bir geceyi geride bırakarak Mağusaya ulaşmak için yola koyulduk
Girnede Kahve İçimi
Bizler, kahvelerimizi yudumlarken güzel bir bayan yaklaştı yanımıza. Özür dilerim, sizler Mağusadan mı geliyorsunuz? dedi. Evet dedik. Bize teşekkür etti. Ben de Mağusalıyım dedi. Bayan, bu cafenin sahibi imiş. Adının Nil Yücel olduğunu söyledi. İlk dikkatimizi çeken güzelliği, şık giyimi, kibar davranışı ve içtenliği oldu. Güler yüzlü, dostça davranan, samimi bir bayandı. Gerçekten de bize karşı çok nazik davrandı. Umarım beğendiniz burasını dedi.