Seninle aynı şehirde,
aynı gökyüzünün birleştiği
o uzun,
o karanlık,
o geçmeyen gecelerde,
artık umudumun bitip tükenmeye başladığım saatlerde,
bir ezan okur ki hoca, doyamazsın tadına.
Aynı ezanı seninde duyduğunu hatırlarım sonra,
o geçmeyen gece bayram olur sabahıma,
bilemezsin.
senden nefret etmek kadar uzun bir eylemi
gerçekleştirecek gücü bulamıyorum kendimde.
eskilerini karıştırdığım da daha da çok acıtasım geliyor içini,
kendi acımın bin katını sende görmek keyif veriyor bazen.
çünkü başka kadın için ağladığını bilmek,
benim için hiç kolay olmuyor,
ne yaparsam yapayım o kadar üzülmeyeceğini biliyorum belkide.
bazen peşinden gelmemek için zor tutuyorum kendimi,
şu sıralar bu hissim o kadar zirvedeki,
sen bu şehirden gidene kadar
bileklerimi kesesim geliyor.
Görsem yanıcam, görmesem vicdan azabı,
üstüne bir de bu özlem,
beni kahrediyor.
belki senden çok istemiştim seni görmeyi,
beynime hücüm eden geceler olmasaydı çoktan dökülmüştüm belkide.
sonra bir el omzuma dokunup yapma dedi hep,
ona başkalarının da ihtiyacı var,
onun başkalarına ihtiyacı var,
yapma!
en çokta içimdeki bu çığlık kanatmıştı yaramı,
önceden aldığım kesikler, intikam alıyormuş gibi
yanı başımda dururken;
senin aynı yarayı,
aynı sebebten,
neyse ki başka bir kadınla kanatmış olman hiç de fena sayılmazdı.
sen şimdi beni hiç anlamıyorsun demi?
ne demek istediğimi, neler gördüğümü bilmiyorsun.
sana ait okuduğum yazılar,
kurcaladığım tarihler..
bunların hepsi beni acıtıyor, farkına bile varmıyorsun.
aslında bu kadar net söylemek doğru mu olur bilmiyorum ama,
yenilmeme az kaldı.
Pılını pırtını topla,
geçmişini de geleceğini de al,
git bu şehirden.
Burda nefes alman bile gururken yürüyüşüme,
gidişin onurum olacak.
Hırsımı ayaklarımdan almadan git nolur.
Gururum bende kalsın, hayallerim acılarım,
aylardır üzerimde bıraktığın iz,
duygu selleri ve o lanet olası şiirler!
hepsi bende kalsın.
sen kendini al,
beni bana bırak ve
git bu şehirden.
Belina ÖZBEK