Kırmızı bir hikâyede nar tanelerinin işi vardır mutlaka
Kaçgöç zamanlarında ay ışığı da lazım
Gözlerine düşmüş mağrur yakamozlar da
Ancak filozof bir yağmur ıslatabilir düşleri
Bilirsin, hiçbir sevda masalı bitmez mutlu sonla
Arnavut kaldırımlı sokaklarda martılar üşür çocuğum
Bir bilinçlenme çağıdır koltuk altlarındaki kıllar
Böğürtlen dikenlerinin tanıklığına saklama kırmızıları
“Felsefenin başlangıç ilkeleri’ne daha çok var
Emperyal bir aşka ipek kokular sürsen ne yazar
Yoksulluk dışında her şey eksilir, duaların dili ketum
Yalnızlık, bütün aşklarda kendinden menkul bir hüzünle kanar
Gitmek gibi bir şeydir hayat, nereye olduğunun ne önemi var
Çıkarsın aşka giden uzun yola, gidersin gidebildiğin kadar
Çocukluğunun bayramlarına
Birkaç ekşi nar tanesi düşer belki, işte o kadar