Gülümsedi Burukça Kadın

Yalanlı dünlere asılmış çiğdemli bahar gülüşleri, ince sızılarla dantel dantel oyalanırken yaşamının kenarlarında, kırgınlık, küskünlük, incinmişlikle ürettiği bu süsler ağır gelince bedenine iki soluk arasına sığdırdı o kocaman bir yaşamı...

yazı resim

Delinmiş ceplerine sığdırmaya kalktığı dünler,
bir bir düşerken ellerine; savunamadı kendini,
bilinmez yarınlar korkusuyla.
.
Sonu görünmez uçurumlarda unutulmuş aralıklardan;
girse de içeri Güneş, bahar; düşmekten korktu her keresinde,
yalnızlık tohumları büyürken içinde...
.
Yalanlı dünlere asılmış çiğdemli bahar gülüşleri;
ince sızılarla dantel dantel oyalanırken yaşamının kenarlarında,
kırgınlık, küskünlük, incinmişlikle ürettiği süsler ağır geldi bedenine.
İki soluk arasına sığdırdı o kocaman bir yaşam...
.
Değişmiş olsa da yüreği,
aynaların sözleri yıllar öncesiyle aynıydı,
eklenen çizgiler ötesinde
Kara bir gecenin eteklerinde oyalanırken,
tavanda dans eden eskimeyen anılar gölgesinde;
seyir eden değil, seyir edilen buldu kendini...
.
Saçlarında parlayan yalansız kızıllara rağmen,
boğulduğu ihanet çukurları;
düğün arifesinden dönen gelin gibi,
aştığı ateşten yasakların isyanlarında
alevlendi o gece.
Gizlerle kırılan, çöken, yaşlanan o
beklemişti yıllarca; onunla çoğalacak, yeniden var olacak,
onunla bütünleşecek birini...
Zamansız bir vakitte tenine akacak sıcacık terlerle,
sevgiyle yoğrulmaya hasretlenerek;
tüketmişti zamanları yaşamının yan koltuğunda...
.
Tüm şehir uykudayken, iki soluk arasına sığdırdığı dünlerde;
“sevdanın gölgesi değildi hakkım”
diyerek burukça gülümsedi kadın...
.
Nesrin Göçmen

Başa Dön