HAKAN KOCAYINCA....
Bugünlerin güncel tartışması sayın başbakanın sağlık durumu üzerine.
Basın, Tüsiad ve kamuoyundan gelen bazı sesler üzerine,Ecevitin sağlık durumunun,
görevini sürdürmesine artık müsaade edip etmediği konusu, yoğun olarak tartışılmaya başlandı..
Tepki olarak ise, Ecevitlerin cephesinden sert yanıtlar geldi.
Gazetecileri suçlayıcı beyanat verdi başbakan.
Haklı olduğu noktalar vardı. Basında kazıyarak çıkarmak benzetmeleri gibi, şık olmayan ifadeler kullanılmıştı.
Sağduyumuz, görevin sürdürülmesinin; istikrarın korunması ve oluşacak bir belirsizlik ortamında,
ekonominin ve devlet güvenliğinin zarar görmemesi açılarından önemli olduğunu ve
Sayın Başbakanın görevini sürdürmesinin büyük bir özveri örneği olduğunu söylüyor.
Bu konuda hiçbir karşıt düşüncemiz yok!
Zaten biz bu derecede üst iktidar tartışmalarının diyalektiğini kavrayacak durumda değiliz.
Ne tür dengeler ve kombinezonlar, ne tür mücadeleler doğurur biz bunları bilemeyiz.
Ama tarih bilgimizden gelen ilgi çekici bir gelenek var ki, bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Türklerin tarihi, bozkırın sertliğinin yansıması olan bir takım şiddet içeren gelenekler taşıyabiliyor.
Bunun örneği, Moğol istilasına kadar Hazar denizinin Kuzeyinde,
Volga boylarında hükümranlık sürmüş olan bir Türk devleti olan, Hazar Hanlığıdır.
Hazar Hanlığı daha Doğudaki boylara kıyasla, daha az savaşçı bir ulustu.
Müslümanlığı kabul etmeleri bile, savaşla değil de; Arap elçisinin barışçı daveti ile oluşmuştu.
Halk daha çok ticaretle meşguldü.
Hakanlarını,çeşitli kabile temsilcileri arasından demokratik yöntemle, seçimle belirlerlerdi.
Buraya kadar herşey normal; ama bundan sonrası biraz vahşice.
Hakan yaşlanınca ne yaparlardı biliyormusunuz??.
Basitçe, devletin bekası için(!); yaşlı hakanı hallediverirlerdi!!.
Bunu pek öyle büyük bir mesele yapmadan; arkasından anısına şölen vererek doğallıkla icra ederlerdi!
(.!!..)
Düşünün, iyi ki o devirlerde yaşamıyoruz!
Veya bu gelenek bugün de sürüyor olsaydı, medeni dünyaya ne derdik sonra!
Şahingöz 03/06/2002