Hatıralar Ormanı

Ağlamak isterse onu ağlatacak bir sürü hatırası vardı sandığında, gülmek isterse yine güldürecek bir çok hatıra, hüzün, aşk, mutluluk ne ararsa, neye ihtiyacı varsa o anda bulunurdu ve bulurdu kısa zaman içinde biraz karıştırınca sandığının bir köşesinde. Hayattaki en değerli, en özel, en güzel… bütün en’lerin bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir zaman makinasıydı sanki sandığı.

yazı resim

Küçük bir sandığın içine kaç yıl sığdıra bilir ki bir insan? O bütün bir hayatını sığdırmıştı gün gün, yaşanan her anı kare kare, satır satır. Doldurduğu günlüklerle doluydu, bir o kadarda fotoğraf ve birkaç filmle birlikte birkaçta kaset ve daha neler neler. Bazen sıkıldığında, hayattan hiçbir tat alamadığında açardı sandığını geçmişe yolculuk yapar gibi. Sanki bir peri gelip sihirli tozunu ortalığa saçmış gibi odası birden hatıralar ormanına döner, her bir ağaçta başka bir hatıra, başka bir tat, başka bir koku yayılırdı gözlerinin döndüğü ağacın dallarından. Bazen küçük bir çocukken oynadığı tozlu yolların toprak kokusu, bazen bir doğum günü pastasının üstündeki mumların sönüşü, çocukluk aşkı, ilk sevgilisi, acıları tatlıları, sevdikleri sevmedikleri … hayatına dair ne varsa işte hepsi büyür birden hatıralar ormanında filizlenip, topraktan sihirli fasulye gibi birden büyürdü gözlerinin önünde tek tek. Ağlamak isterse onu ağlatacak bir sürü hatırası vardı sandığında, gülmek isterse yine güldürecek bir çok hatıra, hüzün, aşk, mutluluk ne ararsa, neye ihtiyacı varsa o anda bulunurdu ve bulurdu kısa zaman içinde biraz karıştırınca sandığının bir köşesinde. Hayattaki en değerli, en özel, en güzel… bütün en’lerin bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir zaman makinasıydı sanki sandığı. Tekbir anahtarı vardı ve ondan başka kimse bakamazdı, kullanamazdı, onun geçmişinde yolduculuk yapıp yaşadıklarını yaşayamazdı. Özeldi ve kimselerin bilmediği sırlarıda vardı, herkesin bildiği günleride. O sandık hayattı, yaşamdı onsuz yaşanamayacak bir kalpti. Yıllar geçti, o eskidi ama sandığı hala ilk günkü gibi yepyeniydi.

Evlendi, çocukları oldu, çocuklarının çocukları oldu ama bilmedi o sandığın içinde neler olduğunu kendinden başka hiç kimse, taki bir gece onlar evde yokken eve giren bir hırsızın o zaman makinasını, hatıralar ormanını çalıp gitmesine kadar. Polise haber verdiler hemen polis geldi inceledi, fakat hiçbir ip ucu bulamadı, ne bir parmak izi, nede kapıda bir zorlama izi, ne bir saç ne bir iz yoktu işte, çalan profosyonel bir hırsızmış polisin dediğine göre. Sonra sordular başka neleriniz kayıp diye ama yoktu başka kayıp bir şeyleri, ne paraları çalınmıştı nede herhangibir eşyaları, ilginçti polis için içi boş bir sandığı ne yapsın bir hırsız demişlerdi, kağıtlardan, fotoğraflardan başka hiç bir şey olmacan bir sandığı ne yapsınlar diye düşünmüşlerdi. Polis bu olayla fazla ilgilenmemişti zaten ve kaybeden kaybettiği ile kalmıştı. Günler sonra giydiği bir elbisenin cebinden bir kağıt çıkmıştı, şöyle bir baktı, kendi yazısı değildi, ilgisini çekti atmadan önce okumak istedi.

Sevgili arkadaşım belki ismimi söylesem hatırlamazsın veya birden hatırlayamazsın, yıllar oldu ve yıllar sanki bir asır gibi oldu. Seni hiç unutmadım ve yıllarca senin yanında olamamanın ızdırabıyla yaşadım. Kader bu ya bir gün evimi soymak üzere iken bir hırsız yakaladım, onunla bir anlaşma yapıp senin o gizli sandığını çaldırdım, çaldırdım diyorum çünkü sen bu mektubu okuduğuna göre senin bensiz geçen, ben olmadan yaşadığın her şeyi teker teker yaşıyorum demektir. Senden ayrı kalmak çok zordu, zorda olsa yaşadım ama ölmeden önce senin yaşadıklarınıda yaşamak istedim ne olur affet ve merak etme kavuşacaksın kısa bir zaman içinde, çünkü biliyorum nasıl ben sen olmadan her gün öldüysem, hiç yaşamamış gibi hissettiysem sende o sandıksız öyle hissedersin ne olur anla beni ve hatıralar ormanında bir ağaç olarak gör beni, adı olmayan, tadı, kokusu olmayan, meyvaları dalında kurumuş, kurumaya yüz tutmuş, yaşlı ama seni gördüğü ilk günkü gibi özleyen belki bir hatıra belkide yabancı biri, sevgiyle kal en değerli hatıram ve üzülme en az senin kadar iyi bakacağım hatıralarına.

Başa Dön