Her şeye yeniden başlayabilirdim. Tüm çiçekleri yeniden ekebilir, tüm yolları yeniden geçebilir, tüm dalgalarla yeniden boğuşabilirdim. Hazırlamakta zorlandığım çok şeyi yeniden hazırlayabilirdim; yaşamakta zorlandığım şeyler gibi. Hem belki de tecrübelerim daha anlamlı kılardı bu kez hayatımı. Anlamlı anlamsız tökezlemelerim, sırtımdan vuruluşlarım olmazdı belki bu kez. Yollara vururdum kendimi. Kendi izdüşümümü izlerdim karanlıkta ve yüreğime basıp geçenleri her durakta. Belki o zaman daha az kırılgan ve daha cesur olurdum sevdalara…
Bütün yaşadıklarımı tekrar yaşama ihtimaliyle yaşamak da yaşamaksa hani yaşıyorum işte. Belki öylesine belki keşkesiz ama eksik. Bir yanın visali arzularken ve çalan her şarkı içinde bir yerleri sızlatıyorken ne mümkün yeni bir hayata başlamak. Ne mümkün durgun sulara kendini bırakmak. Eksik bir bensem ortadaki, gece karanlığında gerçek seni aramaktan feri sönmüşse gözlerimin ve yıldızlar şahitse bu çırpınışa, bil ki; hayatı yeniden yaşamak yasak bana.
Gece karanlığı yüreğimdi sense vazgeçilmez yıldızım. Seninle aydınlandım ben. Sende buldum aydınlığı. Bir gece ben de gömdüm kendimi seninle. Sen kendi dileğini tutmak adına kayarken yok oldun boşlukta. Düştün benden. Sonra yokluğunda sevmeyi öğrendim seni. Yanımda olup da acı vermendense yokluğunu seçtim.
Ve öğrendim ki var olmak yeterli değil sevmek ve sevilmek için ve yokluk engel değil sevmelere. Kalpler birbiri için attığı sürece hayat vardır. Hayat yaşandığı kadardır ve kalplerde sevgiler yaşadıkça da hayat vardır.