Emekli maaşını almaya iki gün kalmış emekli misali, derin düşüncelere dalmış bir haldeler.
Görünce, aklının çok uzaklarda olduğu izlenimine kapılabilirsiniz.
Neredeyse bütün toplum gözlerini kapatmış, başını eğmiş, içine kapanmış vaziyette. Dışarıdan bakınca, hesap kitap yapmakta olduğunu düşünebilirsiniz.
Hayır; tam aksine; düşünmek bile istemiyor. Çünkü düşünmeye kalkışınca bir sıkıntı çöküyor üzerine. Göğsü daralıyor, başına ağrılar giriyor.
Bir süredir çılgınlar gibi keyfini sürmekte olduğu saltanat son bulduğu gibi, sürülen saltanatın bedelini ödeme vakti de gelmiş durumda çünkü. Artık yolun sonu, oturduğu yerden bile görülebiliyor.
Ardında büyük bir enkaz bırakarak, bir devrin son bulmasıdır bu. Düşündükçe kalbine bıçaklar saplanması, hiçbir şey düşünmek istememesi bu yüzden. Yalan dünya dedikleri bu olmalı. Başladığı gibi, son buluyor her şey. Tuzaklar kuruyor hayat, insana kazık atıyor.
__________
Döveni ve dövüleni, ezeni ve ezileni hep aynı kişiler olmuştur dünyanın. Bir süredir hak etmediği bir hürmet var ise ezilene; verilenden çok daha fazlasının alınacağı bir günün hatırı içindir. Güzel sözler ve sahte bir hürmet eşliğinde sürdürülen bu riyakar düzenin son bulması, hak edilmemiş o hürmetin bedelinin hoyratça tahsil edilmesi kaçınılmazdır. Sürdürülen sahte saltanat, çok yakın bir gelecekte son bulacaktır.
İşte o gelecek kapıya dayandı, hatta kapıları yumruklamaya bile başladı. Bu harami saltanatı sürdürülebilirliğini yitirmiştir artık. O saltanatın bedelini yazan faturanın altına imza atmanın, saltanatın ömrünü uzatacağına dair beklenti bir hayalden ibarettir.
Görgüsüzce oturup, hesapsızca yiyip içip, saygısızca kahkahalar atılan bir gecenin sonundayız. Sıra hesabı ödemeye gelmiş ve çok büyük bir ihtimalle, gece kavgayla bitecek gibidir.
__________
1945 yılında, Birleşmiş milletler kurulduğunda, üye ülke sayısı sadece 51 tane idi. Günümüzde ise, bu rakam 193e ulaşmış bulunuyor. Görünmez bir el ülkeleri sürekli karıştırmakta, mezhep kavgaları, iç çatışmalar, savaşlar çıkarmakta; ardı ardına bir çok ülke, orta yerinden ikiye bölünmektedir.
Yukarıda da söyledik; ezeni ve ezileni hep aynı kişilerdir bu dünyanın. Geleceğin ezilenleri ise, bu günkü hürmet tuzağına düşerek, geçici bir saltanat sürenlerin evlatları olacak elbette. Ölmezde sağ kalırlarsa savaşlarda eğer, gelen hesabın taksitlerini yıllarca da ödeyecekler gibi görünmektedir.
Ekim 2012, İstanbul
Mustafa Yener