Hayat ve Hayat1

yazı resim

Bir surun tepesinde bir hayat.
Karanlığa bakıyor,
Bakıyor karanlığa usul usul.
Karanlık sonsuz,
Uçsuz bucaksız açılıyor
Çağırıyor acımasız karanlık kapkara...
Karanlık bitimsiz,
Ve çıplak bir karanlık.
Karanlık uçsuz bucaksız çığlıklar atıyor...

Bir hayat bir uçurum kenarında.
Bomboş gözlerle bakıyor boşluğa
Boşluk sonsuz,
Boşluk uçsuz bucaksız...
Bir hayat yankılanıyor boşluğun uçsuz bucaksızlığında.
Sonra bir hayalet fışkırıyor boşluktan kap kara.
Kirli ve kara bir hayalet
Taşıyor hayata acımadan
Geçmişin suçlarını...

Bir hayat var hayata karışmış
Karanlıkta ve uçurum kenarında.
Anlamsız gözlerle bakıyor boşluğa,
Ve alışamıyor karanlığa bir süre...
Korkuyor hayat
Hayatın karanlığından
Ve kaçmak istiyor çığlık çığlığa.
Sonra görüyor hayat,
Hayata karışmış kap kara hayaleti
Geçmişin tüm suçlarını taşıyan
Hayat, hayalet, hayat...

Aoranın ışığı yükseliyor doğudan mazdaya karşı
Ve mazda karanlığını saklıyor hayata.
Mazda hayalet oluyor,
Ve hayalet hayat.
Sonra hayata karışıyor hayat,
Aora oluyor,
Mazda oluyor.
Ve kovuyor hayaleti büsbütün.
Sonra bir serften bir çığlık yükseliyor
Up uzun krisnaya uzanan.
Krisna sessiz,
Krisna kör, sağır, dilsiz...
Ve susuyor tüm dualar,
Serf yok oluyor.
Karanlıkta özgürlük arıyor,
Ve boşluk oluyor özgürlük,
Herşey bitiyor...

Hayata karışmış bir hayat,
Hayatın karanlığında
Ve aydınlığında hayatın.
Sürgününe yerleşiyor hayat
Geçmişin kap kara hayaletinin.
Sonra serf duaya başlıyor yeniden,
En olmaz şeyleri istiyor.
Karanlıktan özgürlük,
Ve ateşten bir hayat.
Krisna suskun.
Krisna kör, sağır, dilsiz.
Ve kastın dibine vuryor serf kasıtsızca.
Sonra yok sayıyor krisnayı,
Krisna oluyor aydınlıkta.
Aydınlığa karışıyor büsbütün.
Işık oluyor serf,
Dişleriyle yırtıyor karanlığı.
Yeniden yazıyor kitapların tümünü
Ve yeniden anlıyor hayatı.
Anlıyor, büsbütün hayat oluyor, hayal oluyor...

Hayata karışmış bir hayat,
Bir masaldaki duaya karışıyor.
Sonra masal oluyorlar.
Hayalete sarılıyor mazda,
Karışıyor karanlığa,
Yok oluyor, boşluk oluyor.
Ve bozuluyor suskunluk,
Konuşuyor krisna
En gizli bilgiyi sunuyor aydınlığa.
Sırlarının tümünü sunuyor.
Ve sırlar karışıyor hayata,
Hayat oluyorlar büsbütün.
Sonra aydınlık konuşuyor,
Yansımaydım!
Yanılsamaydım diyor.
Kızıyor krisna,
Gökten üç çığlık iniyor,
Karmadaki üç kötülüğü sarıp götürüyor gökyüzüne.
Amon konuşuyor sonra,
Güneşten yanmış
Ve parlak sesiyle güneş kadar,
Bir kedinin sesiyle konuşuyor.
Kızgın ve masum,
Var eden ve yok eden,
Ağlamaklı gülen bir sesle konuşuyor.
Ve susuyor tüm sesler.
Susuyor hayat, hayaller susuyor.
Üç çığlık susuyor,
Ve susuyor krisna büsbütün...
Hayattan ayrılmış bir hayat.
Güneşin altında dinliyor yalnızca
Ve başlıyor suskunluğa karışmış en sessiz sesler amonun sesinde.
“ey hayat” diyor amon,
ve başlıyor konuşmaya.
“ey hayat!
Ve Dinle sende hayat!
Neden kaçıyorsun?
Ve ne kadarda hazırsın karanlığa karışmaya!
Yıldız ışığı adına,
Ve adına ay ışığının.
Yemin yemin üstüne çocuklar,
Bu ne anlamsız yatsıma,
Ve bu ne kolay kabulleniştir,
Hani güç?
Hani ateşin kudreti?
Nerede kaldı savaş yemini?
Hani etmiştin sıcak bir öğle güneşi altında...
Hani tam tependen izliyordum seni.
Acımak yoktu,
Yoktu kaçmak
Ve eğer anlamışsan,
Ve eğer sevmişsen
Anlamışsan seni ve sendekini
Hani her şeyi yok edecektin?
Şimdi ne oluyor?
Nereye gidiyorsun?
Bırak mazdayı kendi haline,
Bitsin krisnanın duası
Yalnızca beni gör,
Ve bil bendeki engin sırrı
Ki o yaşamın sırrıdır.
Ey hayat!
Neden kaçıyorsun sunmaktan
Aydınlığın tümünü?
Ve neden korkuyorsun karanlığından hayatın,
Hani hayaletin sürgünündeydin?
Hani sen yerleşmiştin oraya?
Kendi isteğinle,
Hani kovmuştun hayaleti kendi varlığınla?
Evet yandı hayalet,
Yok oldu.
Sen gitsen de yok artık.
Peki ne istiyorsun?
Ve ne veriyorsun hayata?
Hani sessizceydi herşye?
Ve bitimsizdi bir başlarsa?
Hani anlıyordun?
Ve anlatıyordun hani?
Neydi anladığın?
Ve anlattınmı anladığını ap açık?
Yemin yemin üstüne çocuklar!
Nergale yoldaş olayım,
Ve yanayım korkunç Marduk’un kızıl ateşinde eğer anlıyorsam sizi
Eğer anlıyorsam sizi,
Kibelenin duası eksik olsun ışığımdan...
Bitermi bir şey öyle kolay?
Hele başlamamışsa kolayca
Ateşten çemberlerden geçmişse,
Ve karanlıkta boşluktan gelen hayaletle sarılmışsa sım sıkı
Kurtulmuşsa bundan
Ve çıkmışsa tertemiz
Başlamışsa yeniden,
Güneş şahidim olsun,
Ve şahidim olsun parlayan her şey yeryüzünde ışıl ışıl,
Yemin yemin üstüne çocuklar,
Anlamıyorum.”
Son sözünü söyledi amon sakince,
Yargıladı teker teker aydınlığı
Ve karanlığı
Yargılayıp astı
Çürümüş güçlerin tümünü
Ve hayata döndü
Sonra baktı hayata
Ve söyledi son sözünü, ve sustu ondan sonra,
Her şey açıktı
Ve parlaktı ışık kadar
Yargılamıştı amon
Yargılamış, ve vermişti sonsuz hükmünü
Dediki sessizce;
“Marduk yok etsin beni yanılıyrsam eğer hükmümde,
biliyorum
duyuyorum
ve anlıyorum.
Ve söylüyorum.
Duy ey marduk
Ve duy ey lanetli nergal,
Tüm tanrılar duysun beni
Duysun ve anlasın
Kavuşupta krisnanın en gizli bilgisine
Bilmeden yatsıyanları
Sonsuza dek aydınlığa mahkum ediyorum...”

Başa Dön