Mart-2002-İsviçre
HEP
Anılara sarma artık beni
çıplağım
safım
çaresizim nicedir
nicedir kendimim yani
Ölümleri düşünüyorum bir süredir
bir şahsiyet oldu ölüm
sanki çıkagelecek
kapıyı çalacak
buyur edilecek
kahve
sohbet
kahkaha
ardındaysa hiçlik
hatta önünde
içinde
ve de tüm dışında
düşüncelerini kontrol etmeye çalışan ben
bir kez daha yeniliyorum
ve duvarlarına çarpıp duruyor anılar
odanın
odada ölgün bir yürek çırpıntısı
cılız
ve her yeni günde olduğu gibi kürtaj ediyorum beni kendimden
sonra çöpe atıp unutmaya çalışıyorum
midem bulanıyor
koşarak dalıyorum banyoya
dakikalar süren böğürtü
burnumu yakan kusmuk
elime geçen ilk şeyle kanatıyorum gözlerimi
kan
kusmuğa damlıyor
kusmuk yüzeye yayılıyor hafifçe
ayak parmaklarımın arasında kayıyor
gıdıklanıyorum
kanımla bir maske yapıyorum suratıma
yalnızlığım ve ayna birbirimize gülüyoruz
anılara katılıp
odaya dalıyor kahkaha
bense kusmuktaki ayak izlerime bakıp ağlıyorum
yalnızlık da hüzünleniyor aniden
oysa kıramıyor cıvayı
çıkamıyor aynadan
siktir
kendimi bırakıp yolculuğa çıkasım geldi
hep olduğu gibi
ama
yolculuğu bırakıp kendime çıkıyorum yeniden
kendimi böl
çarp
topla
çıkart
katmanlara ayır
katman aralarına
yalnızlık kan ve kusmuk sür
ama en çok yalnızlık
yoksa olmuyor
ısıramıyorum kendimi
tadım acıyor
içim acıyor
ben
tenimde bir yaraya dönüşüyorum sonra
kocaman çirkin irinli bir yaraya
ve utanç basıyor her yanımı
korku
insan bahçelerinde
Kendimden indim
ve kuruyan kanı kazıdım suratımdan
arada emip tırnak aralarımı
kusmuklarıysa bıraktım aynen
güzellerdi
doğum yapmış bir anne gururuyla
bakıp durdum bir süre
aynayı olduğu yerde bıraktım
yalnızlığı da
ayna ayna
söyleme artık bana
sus
ve unut yüzümü
ve yastık
yaslan varlığınla kafama
yorgan
aç ağzını
ışık
uyu
-L-