I.
Cüce
usulca yürüyor sevda bahçelerinde
kollarına saklamış üşüyen çocukluğumu
belki yalnızım
kolalı gömleklerim buruşuk belki
aylardan nisan ve
tangolar kanserli....
II.
yunuslar topluca intihar ederken
usulca karaya vuruyor gül cesetleri.
belediye anons yapıyor
ve ve ve
ağlıyor ahali!
tepelerden sesleniyor cüce;
_ölmeyin güller,
kutsal yunuslar geri dönün..
aşk hala yaşıyor!
III.
Bedevi dudaklarım serap görür
Çamur çöllerinde
Düşlerimde bir kadın kokusu,
Alıp başımı çekip gitmek isterim
İsterim ki vedalar suratımda patlasın,
Ergenlik sivilcesi gibi patlasın aşk
Şimdi sanırım
Tek başına ölmüş üvey evladım
Onu bir hüzün alır götürür..
IV.
Cebimde sakladığım misketleri
Yüreğimdeki şiirleri
Ve gençliğimi
En sevdiğim kadının yüzüne fırlattım
Onurum beş paralıktı
İki kolumu kırmışlardı çocukken
İlk yardım ekipleri cahildi
Üstelik
En yakın hastahane bin ışık yılı uzaktaydı
O kadına sedyeyle götürüldüğümde
Artık çok geçti..
Şiirlerim pavyona düştü sonra,
Kucaktan kucağa gezdi dizeler
Artık çok geçti...
V.
Çekip gidilen bir otel miydi benim yüreğim?
A) siyah beyaz bir hayata renkli kurşunlar sıkılıyordu
B) resepsiyonda binlerce anahtar içimdeki morgları açıyordu
C) bomboştu sokaklar (ilk bahar değil miydi? )
D) hiçtanbula yağmur yağıyordu.
VI.
Bir 23 nisan sabahı
Uyku sersemi çocuklar geçiyor
Bayraklar ve coşkulu marşlar!
Ama ceplerinde ölen ayşegül ün resimleri
Rüzgar bir tuhaf esiyor
Bağdat caddesinde son model yavşaklar
Ve çocuklar bir tuhaf ağlıyor...
VII.(kadıköy de bir mezarlık, sabahın erken saatleri )
Hep içtiniz
Aslında bir hiçtiniz
Söyleyin ey cemaat
Kadıköy de sabahlar nasıldır,
Siz aşkı nasıl bilirdiniz?
Hakkınızı helal etmeyin
En güzel laleleri
Yaralı leylakları
Ve dul kalmış gülleri bağışlayacaktır hayat
Aşkı ölüme bırakın
Hiçtanbul u size bırakıyorum...
VIII.
Aynı anı bekler sigara
Telaşlı orman adamları gibi
Avını bekler şehir yerlisi...
Benim kentimde türküler söylenmez
Arabesk mahalleler, jazz acılar
Duyulmamış bir radyo istasyonunda
İstek şarkılar çalınmaktadır...
Ah be ah!
Ben kaçıncı pakette olduğumun
Nereye gittiğimin farkında olmadan
Nöbetçi tekel bayilerine aşık oldum
Erimişti sözlerim
Sevgilimin dudakları nikotine yabancıydı...
IX.
Ölümlü annem ve babam
Giderken bana ölümsüz bir kitap bıraktı
Şimdi ağlıyorum
Kulağımda ney sesi,
Mezar taşım görünüyor penceremde
Dinleyin bak;
Tavus kuşları senfonik ötüyor
Musalla taşından yapma bir tespih çekiyor
Azrail...
X.
Duş aldığım nice kan denizleri!
Benim en acımasız dostlarımsınız
Tek başıma bırakıldığım savaş meydanlarında
Kaybettiğim nice yüzler, tek kurşunluk intiharlar
Bir anlık bakışlar
Basit yalanlar!
Sizler en ağır kayıplarımsınız...
Ben size altın küpler bırakıyorum;
Yani makyajlı kelleler
Yani tecavüze uğramış yedi cüceler
Ben size kendimi bırakıyorum,
KENDİMİ...
mart/tuzla