Güneşler küsmüş bana, kandilleri kim takar
Yosun kusmuş pencerem, içeriye kim bakar
Girmeyenler göremez, yürekte tutulmayı
İstemem kimse tatsın, yürekte burkulmayı
Ne denir, nasıl denir, lâl oluyor cümle dil
Mâzîmin dehlizini, siliyor kanlı mendil
Soluğumda hırıltı, güne ait ne varsa,
Kundaklanmış âtime, hangi merhemi sarsa
Şakakların örsünde, dövülürken vicdanım,
Can çekişir ölemez, beddualı hicranım
Tutundum acılara, unuttum yürümeyi
Kaybetti dudaklarım, tek bûselik gülmeyi
Gerçeğim kâbuslarda, yalanları yaşıyor
Dünümü çalan sevdam, pervasız dolaşıyor
Şikâyet değil bu ses, varlığına işaret
Hissine müştak gönlüm, yok mu bana beşaret
Ne yaşarım bilirim, hepsi kendi nefsimden
Mahrum etme zikrini, günahkâr nefesimden
Başka kapı çalamam, utanırım arımdan
Bir damla su isterim, merhamet pınarından