İbrahim

İbrahim! Karanlığa hoşgeldin, Kırmızıya hoşgeldin İbrahim, İbrahim, korkuya hoşgeldin, Ölümüne mi geldin İbrahim? Soğuk korkuyu yüzüne, ılık bir su gibi çarpmaya mı geldin İbrahim? Sıcak kırmızıyla yüzünü boyamaya mı geldin?

yazı resimYZ

İbrahim! Karanlığa hoşgeldin,
Kırmızıya hoşgeldin İbrahim,
İbrahim, korkuya hoşgeldin,
Ölümüne mi geldin İbrahim?
Soğuk korkuyu yüzüne, ılık bir su gibi çarpmaya mı geldin İbrahim?
Sıcak kırmızıyla yüzünü boyamaya mı geldin?

Hoşgeldin İbrahim! Çatlamış derinden ölü hücreleri kuru toprağa gübre yapmaya mı geldin?
Hoşgeldin İbrahim! Terini pembeye boyayıp, boyalı suyla çöl sulamaya mı geldin?
Hoşgeldin İbrahim! Yırtılmış dizinden çıkan kemiği şuracığa bir direk yapmaya mı geldin?
Hoşgeldin İbrahim! Hoşgeldin.

Evde ne bıraktın İbrahim?
Yüreğine gömdüğünü eve atıp da, kaçtın mı yoksa?
Evde ne bıraktın İbrahim?
Her günün sabahı İbrahim diyecek sulu gözlü bir ana mı?
Okunmamış kitaplar mı?
Her gün içinde sıcacık, mis kokulu çayların demlendiği porselen bir demlik mi?
Her gün için beş zeytin, bir dilim beyaz peynir, bir haşlanmış yumurta, bir de ballı ekmek mi?
Duadan vazgeçmiş, tanrıya öfkesini seninle gömmüş ,on yaşında bir oğlan mı?
Bir kaç çift çorap, gömlek ve pantolon mu?
Artık kimsenin dışarıyı seyretmeyeceği kirli pencereler mi?
Bir kez giydiğin kırk iki numaralı Nike marka ayakkabını mı?
Evde ne bıraktın İbrahim?
Sınıfın ortasında çişini tutamamış bir küçük İbrahim mi?

Tamam İbrahim, öyle olsun İbrahim
Haydi gel madem,
Bırakamadıklarını bana getir
Hepsine yer var bende İbrahim.

Ben seni inanılmaz bir iştahla yerim İbrahim.
Önce gözlerinden başlayalım, önce onları yemeliyim.
Korkma! Sakın korkma!
Zezenin kurbağayı içine alması gibi ılık dilimle, usulca bir marşmelov gibi yiyeceğim gözlerini.
Off İbrahim, nasıl dayandın buncasına?
Bu gözler nasıl da lezzetli olmuşlar gördüğü onca acıyla.
Off İbrahim, nasıl da sulu bir bilsen, hiç ağlamadın mı bunca sene
Bunca gözyaşı bir sos gibi işlemiş gözlerine.
Off be İbrahim, neredeydin bunca zaman,
Ne manzaralar görmüşsün sen de; yeşili de bol mavisi de
Eee tamam da onca su niye içeride?
Baktın mı yoksa gördün mü İbrahim?
Keşke önce karşılaşsaydık senle
Ne bak, ne de gör derdim sana
Ama olamazdı böyle lezzetli gözlerin bence.
Offfff of İbrahim! Ne çocukmuşsun sen de!
Cümleleri de doldurmuş gözlere, pilav üstü gibi süslenmiş kelimelerle.

Artık sıra gelsin mi diline, bayılırım da ben dile...

Yorumlar

Başa Dön