bir iç-patlama sonrası geceye dağılan tüm parçalarımda,öncelikli bir inleme var yar yüzüne dair..
ne yardan geçiyorum,ne de yüzünden..
her şey durgun..sancılarım bile..
duruldukça, sancı basıyor durgunluğuma..
sustukça,yalnızlığıma özeniyor çok uzaklardaki bir ada(m)..
oysa öze iniyor her bir gözyaşı yalnızlığımca..
İstanbul;
doğduğum ama bir türlü büyüyemediğim kent..
sokaklarında;çocukluğumdan kalma o bildik görkemli koku,birkaç kırık oyun ve gözyaşı..
dilinde;faili meçhul bir aşk cinayetinden kalma ip uçları..
gecelerine sevdalar,
sevdalarına çığlıklar,
çığlıklarına insanlar adadığım
İstanbul;
eksik kalmış bir çocuk tebessümü gibisin şimdi de gecenin bu vaktinde..
hangi sokağında dolaşsam,yüreğim hep bir diğerinde sevdalı..
hangi sevdana dolaşsam,hüznüm hep bir diğerinden yaralı..
hangi insanına baksam,içinde erken ölmüş bir deniz saklı..
çocuk kalmış bir tebessüm gibisin şimdi de bu vaktin orta yerinde..
bir an’ın karmaşasından diğer bir an’ın dinginliği doğuyor..
bu yolda uçsuz bucaksız mevsimlere kol açıyor,el veriyor yalnızlığım..
çoktan bitmiş bir düellodan arda kalan ölü mermiler,saplanmak için yer arıyorlar gecemde..
gecem;adı çok gizli bir yar acısı...
aynadan dokunuyorum suretimin izniyle akan göz yaşlarıma..
uğursuz bir huzur esiyor gizlice..
belli ki bende konaklayacak bu gece..
gece bu ölmek bilmez ki,öldürmek bilir sadece!