İlkbahar veya ilkyaz, doğa döngüsünde kış ile yaz arasındaki mevsimdir. Üzerinde yaşadığımız kuzey yarım kürede 21 Mart-22 Haziran tarihleri arasında yaşanır. İlkbaharda ağaçlar çiçek açar, hava sıcaklığı artmaya başlar. Bu mevsimde karların erimesi ve bol miktarda yağışların yağması ile su yatakları olan dereler, göller, göletler ve barajlar su ile dolar. Yani kısaca İlkbahar bolluk ve berekettir. Uyanış ve yenilenmedir. Doğanın süslenmesidir. Adalet ve itidal mevsimidir.
Eskiler bahar mevsimi için: Erbain ve Hamsinden sonra güneşin Hamel, Sevr ve Cevza burcunda bulunduğu 22 Mart ile 21 Haziran günleri arasındaki zaman dilimine tekabül eden mevsimdir. derlermiş. Fasl-ı bahâr, nev-bahâr, mevsim-i gül, mevsim-i gülşen, mevsim-i gülzâr, mevsim-i sahrâ, mevsim-i sefer, rebiul-evvel, vakt-i rebi, vakt-i gül, zamân-ı ferah, devrî gül, devrî câm, eyyâm-ı adl gibi çok farklı ve ahenkli isimlerle zikrederlermiş bu mevsimi. Mevsimlerin en güzeli olması sebebiyle sevgiliye ve onun güzelliklerine benzetilir. İlkbahar Türkler için adeta bir bayram mevsimidir. Bu mevsim içinde kutladığımız birçok bayram vardır.
Hıdırellez de baharın kutlandığı, yazın karşılandığı bayramlardan biridir. Hıdırellez ya da Hıdrellez, Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyasın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır. Hıdırellez günü, Gregoryen takvimine (Miladi takvimi) göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır.
Türk halk inançlarına göre Hızır, ölmezlik sırrına ermiş bir peygamberdir. Hızır, Tanrının yeryüzünde dolaşan güçlü ve yardımsever elçisidir. Hızırın darda olanların yardımına koştuğuna inanılır. 5 mayısı 6 mayısa başlayan gece ve sabahında Hızırın yeryüzüne uğrayacağı, sıkıntıda olanlara yardım edeceği, dilekleri yerine getireceği inancıyla bütün Türk coğrafyasında benzer uygulamalar yapılmaktadır (Günay 1995: 3).
Hıdırellez şifa, sağlık, bereket, bolluk, mal, mülk, talih, kısmet, uğur, mucize, keramet isteklerine yönelik bir bayramdır. Atalardan bize miras kalmış önemli bir bayramdır. Hıdırellezde çeşitli hazırlıklar yapılır. Bunların en başında da evlerin ve üstün başın temizliği gelir. Herkes evinin içini dışını, bahçesini temizlemek zorundadır. Çünkü Hıdırellez günü, Hızır Aleyhisselamın evleri ziyaret edeceğine inanılmaktadır. Bu inançla Anadoluda kilitli yerler bile açık bırakılır.
Hıdırellez gecesi göğün açılacağına inanılır. Yaşlı kadınlar göğün açılışını görmek için, uyumazlar. Genç kızlar da yatmadan niyet tutarlar, başörtülerinin üzerine gül yaprağı serperler (Artun 1990: 9). Hıdırellez sabahı yağmur yağarsa o yıl bolluk ve bereket olur. Eğer yağmur çok yağarsa bütün hayvanlar dışarıya çıkarılarak sütlerinin bol, yünlerinin çok olması için yağmurda ıslanmaları sağlanır. Hıdırellez günü, beyaz kelebek görülürse şans ve kısmetin açılacağına inanılır.
Hızır ve İlyasın birleşmesi bütün tabiata canlılık verdiğine inanılır. Bu sebeple Hıdırellezde yeşile eziyet edilmez, yaprak ve dal koparılmaz, ot yolunmaz(Barlas 1990: 29). Bu günde çam, çınar gibi uzun ömürlü ağaçları diken kişilerin de ömrünün uzun olacağına inanılır. Kırdan toplanan kırk tür bitki kaynatılarak elde edilen su tüm hastalıklara iyi geleceği inancı ile içilir ya da banyo yapılır (Cingöz 1990: 45). Bu su ile banyo yapanların o yıl her türlü kötülükten korunacağı, hastalanmayacağı, hastalandığında da ifa bulacağına inanılır. Hıdırellez gecesinde bütün sulara
nur yağdığı için o gece suya girenlerin her hastalığa karşı bağışıklık kazanacağına da inanılmaktadır (Ocak 1990: 153). Ayrıca bu su ile yıkananların saçlarının uzayacağı, gelin gittikleri eve bereket taşıyacağı inancı yaygındır (Soylu 1990: 145). Yağmur suyu şifa diye de içilir.
Hıdırellez insanların da birbirleriyle birleştiği, kaynaştığı, yardımlaştığı bir gündür. Hıdırellez kutlamaları insanlar arasındaki bağları güçlendirmekte, dargınlıkların sona ermesi için uygun ortam oluşturmaktadır. Yapılan yemeklerin diğer insanlarla paylaşılması veya toplu yemeklerin yapılması, birlik ve beraberliğin yanı sıra sosyal dayanışmayı da beraberinde getirmektedir.
Hıdırellezdeki toplu ziyafetler, fakirlerin ve muhtaçların doyurulması ilkesi eski bir Türk töresi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk kültür tarihinde örnekleri olan bu toplu yemekler toplumda bir fonksiyonu icra ederek hiç kimsenin aç kalmaması prensibini yerleştirmeye çalışmaktadır. Ayrıca toplu yemek mevsimsel törenlerin standart bir parçasıdır. Ayrıca yapılan uygulamalar tabiatla iç içe olmayı gerektirdiğinden iç huzur sağlayan ve rahatlık veren bu bahar bayramı sosyal nizam ve dengeyi beraberinde getirerek dostluk, kardeşlik, yardımlaşma ve kaynaşmayı telkin etmektedir. Bu önemli bayramın yaklaştığı şu günlerde Hıdrellezi iyi idrak edip, bu bayramla ilgili adetler ve gelenekleri büyüklerimizden öğrenip gereklerini yerine getirmeliyiz. Bu güzel bayramı doyasıya yaşamalıyız.
Netice-i kelam, Hızırda bahar, baharda ise Hızır güzelliği ve özelliği var demek yanlış olmasa gerektir. Mevsimlerin en güzeli olan bahar, Hızırınız olsun dileğiyle..
NOT: Hıdrellez Bayramından önce Nevruz Bayramı kutlanacak. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı Nevruzun popüler ve medyatik olduğunu düşündüğüm için kısmen daha geri planda kalan unutulmaya yüz tutan Hıdrellez i anlatmayı tercih ettim.
![yazı resim](/storage/cache/images/dd999d88a215ccdbed30b23d1de1708d_essay-life-1125268244.webp)