İnsan mutlu olmaya görsün.
Havalara uçar kuşlar gibi.
Tutamaz kendini, bağırmak ister kısacak kadar sesini.
Hele yanında biri varsa, kucaklar onu hiç düşünmeden.
Belki de onun mutsuzluluğunu hiç tahmin etmeden.
İnsan üzülmeye dursun.
Yere bakar gözleri, toprağın içini görür gibi.
Tutamaz kendini, ağlamak ister, pınarları kuruyacak sanki.
Şanslıdır yanında biri varsa, bakar ona bir şey düşünmeden.
Fark etmez kim olduğu, omzuna dokunur belki.
İnsan sıkılmaya görsün.
Daralır bedeni bir kavanoza girmiş gibi.
Bağırsa da duyamaz kimse, sanki kısılmış sesi.
Herkes ona bakar o ise kaçırır gözlerini,
Ta ki boğmasın başkalarının düşünceleri.
İnsan heyecanlanmaya görsün.
Takılır kelimeler diline, konuşmayı yeni söker gibi.
İstese de duramaz yerinde, içinde kazan kaynıyor sanki.
Hızlanır kalp atışları, fark etmese de başkaları.
Çekinir götürmeye elini, kafeste çırpınan yavru bir kuş gibi.
İnsan şaşırır bazen, hem de gizleyemez halini.
Kapatamaz ağzını, geçene kadar şaşkınlığı.
Şu dünyaysa şaşılacak şeylerle doldu.
Belki de o yüzden, ağzı hiç kapanmaz oldu.
İnsan düşünür bazen, hiç düşünmediklerini.
Korkar hayallerinden bulandırınca gerçekleri.
Yoksa bu hayat gerçekten hayal mi?
Asıl hayatı belki de hiç düşünmedi ki.
İnsan kaçar bazen, hayatın gerçeklerinden,
Ya da görmek istemez gerçekleri kaçırır gözlerinden.
İster kuma soksun başını, ister kapatsın gözlerini
Elbet yakalanır bir gün hem de tam ensesinden.
İnsan utanır bazen, yapıp ettiklerinden,
Girecek delik arar bastığı yeryüzünden.
Bir haberi olsaydı mahşer yerinden,
Utanırdı yeryüzünün asıl sahibinden.