İslam düşüncesinde Allah, evrenin yaratıcısı, her şeyin sahibi ve mutlak kudret sahibidir. Bu temel inanç, insanların kendilerini ve yaratıcılarını anlamaları için bir çerçeve sunar. İnsan, yaratılmış bir varlık olarak yalnızca Allahın dilemesiyle varlık kazanabilir. Ancak bu durum, Allahın bir varlığa ihtiyaç duyduğunu göstermez. Aksine, Allahın varlığı insanın varlığına bağlı değildir. Allah, insanın varlığından önce vardı ve insanın varlığından bağımsız olarak varlığını sürdürebilir. İnsan ve Allah arasındaki temel fark, insanın yaratılmış olması, Allahın ise yaratan olmasıdır. İnsan, nefis, ego ve benlik gibi insani kavramlarla Allahı anlamaya çalışabilir. Ancak, insanın sınırları içinde, bu kavramlarla Allahı tam anlamak mümkün değildir. Allah, insanın ölçüleriyle, düşünme biçimiyle kavranamaz. İnsan, yalnızca Allahın kendisini bildirdiği kadarını anlayabilir. Dua etmek ve ibadet etmek, insanın Allaha yakınlaşma çabasıdır; fakat bu çaba, Allah için herhangi bir fayda sağlamaz. Zira Allahın ilmi ve kudreti sonsuzdur ve insanın yapacağı ibadet, Onun eksikliğini gidermek için değildir. İbadetler, insanın Allaha yakınlaşması, Ona teşekkür etmesi ve Ondan yardım dilemesi için bir vesiledir. Dua, insanın acziyetini kabul etmesi ve yalnızca Allaha yönelmesi anlamına gelir. İbadet, insanın kendi zayıflığını fark etmesine ve Allahın gücünü idrak etmesine yardımcı olur. Bununla birlikte, insanın ibadetlerinden Allaha bir yarar gelmez. O, her şeyin sahibi ve yaratıcıdır. Allah, insanın duasına, ibadete veya herhangi bir eyleme ihtiyaç duymadan varlık sürdürebilir. Bütün evren, her galaksi, her yıldız, her atom, Allahın kudretiyle var olmuştur ve O, insanın ibadetinden fayda sağlamaz. Evrenin büyüklüğü, Allahın gücünün bir göstergesidir. 200 milyar galaksi, her bir galaksinin içinde 200 milyar yıldız, sonsuz bir çeşitlilik ve düzenle var olan bir evren; bunların hepsi Allahın sonsuz ilminin ve kudretinin birer yansımasıdır. İnsan, bu evrenin içinde bir nokta kadar küçük bir varlıkken, Allahın bu kadar büyük bir evrende dilediği her şeyin gerçekleşmesi, insanın düşünemeyeceği bir gücün göstergesidir. Bu büyüklük, Allahın insana ihtiyacı olmadığının bir göstergesidir. İnsan, yalnızca Allahın varlığına muhtaçtır, çünkü varlık kazanması için Allahın yaratması gerekmektedir. Allah, insanlarla iletişim kurmak ve kendini tanıtmak için elçiler, kitaplar ve çeşitli alametler gönderir. İnsanın her anında Allahın varlığı, sanatı ve kudreti hissedilebilir. İnsan, doğanın her güzelliklerinde Allahın varlığını ve sanatını görebilir. Bu güzellikler, insanın Allahı anlamasına ve Ona yönelmesine vesile olur. Allah, insanı çeşitli zorluklarla eğitir, ona imtihanlar sunar ve her türlü güzelliği yaratır. Bu dünyadaki yaşamın, bir anlam ve hikmeti vardır. İnsan, dünyadaki güzellikleri ve zorlukları Allahın rahmeti olarak görebilir. Allah, insanı yaratarak ve ona hayat vererek, kendisini tanıtmakta, insanı eğitmekte ve doğru yolu göstermektedir. Allah, kendisine ihtiyacı olmayan bir varlıktır. O, sonsuz kudretiyle varlığını sürdürür ve hiçbir varlıkla tamamlanmaz. İnsan, yalnızca Allahın iradesiyle var olabilir ve her an Allaha muhtaçtır. İnsan, Onu anarak, Ondan yardım dileyerek ve Ona ibadet ederek varlık kazanır. Allah, yaratılmış her varlığın üzerine kudretiyle egemenken, insan Ona ancak dua ederek ve ibadet ederek yaklaşabilir. İbadet, insanın kendini bulma, Allaha teslim olma sürecidir. Ancak, ibadet ve dua sadece insanın faydasına olup, Allaha bir fayda sağlamaz. Allahın kul olmadan var olabilmesi, insanın ibadetinden fayda sağlamaması, Onun sonsuz kudretine ve mutlak varlığına işaret eder. İnsan, yaratılan bir varlık olarak, ancak Allahın yaratmasıyla var olabilir. Dua ve ibadet, insanın Allaha yakınlaşma çabasıdır, ancak Allahın varlığına katkı sağlamaz. Bu bilinç, insanın kendini ve yaratıcısını doğru anlamasına, teslimiyet içinde bir yaşam sürmesine olanak sağlar. Allah, insanları eğitir, onlara güzellikler sunar ve hayatın anlamını göstermek için çeşitli yollarla kendini tanıtır. İnsanın yapması gereken ise, Allahın kudretini ve ilmini kabul ederek, Ona samimiyetle yaklaşmak ve hayatını Ona göre şekillendirmektir.
İnsan ve Yaratıcı Arasındaki İlişki
İslam düşüncesinde Allah, evrenin yaratıcısı, her şeyin sahibi ve mutlak kudret sahibidir. Bu temel inanç, insanların kendilerini ve yaratıcılarını anlamaları için bir çerçeve sunar. İnsan, yaratılmış bir varlık olarak yalnızca Allahın dilemesiyle varlık kazanabilir. Ancak bu durum, Allahın bir varlığa ihtiyaç duyduğunu göstermez. Aksine, Allahın varlığı insanın varlığına bağlı değildir. Allah, insanın varlığından önce vardı ve insanın varlığından bağımsız olarak varlığını sürdürebilir. İnsan ve Allah arasındaki temel fark, insanın yaratılmış olması, Allahın ise yaratan olmasıdır. İnsan, nefis, ego ve benlik gibi insani kavramlarla Allahı anlamaya çalışabilir. Ancak, insanın sınırları içinde, bu kavramlarla Allahı tam anlamak mümkün değildir. Allah, insanın ölçüleriyle, düşünme biçimiyle kavranamaz.