İnsanın Acılarının Kaynağı: Şirk ve Teslimiyet

Acı çekmek insanın en temel tecrübelerinden biridir. Ancak bu acıların kaynağı üzerine düşünmek ve bu kaynağı doğru anlamlandırmak kişinin ruhsal huzura ulaşmasında büyük bir rol oynar. Kuran-ı Kerim insanın acılarını dindirebilecek ve ona gerçek huzuru verecek hakikati açıkça beyan eder. İnsanın huzursuzluğunun ve acılarının temel sebeplerinden biri olayların Allahın kontrolü dışında geliştiğini düşünmesidir. Oysa Kuran-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır: > Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Bakara 286) Bu ayet her olayın bir hikmetle yaratıldığını ve Allahın insanlara kaldıramayacakları bir yük yüklemeyeceğini vurgular. Olayları Allahtan bağımsızmış gibi değerlendirmek kişiyi huzursuzluğa ve tedirginliğe iter. Aslında içimizde akan hüzün nehrinin kaynağı çoğu zaman şirk yani Allaha ortak koşma düşüncesidir. İnsan başkalarının gücünü ve iradesini mutlak görmeye başladığında bu durum kalbinde derin bir korku ve endişeye yol açar. Halbuki Kuran Allahtan başka hiçbir gücün olmadığını ve her şeyin Onun kontrolü altında olduğunu hatırlatır:

yazı resimYZ

Acı çekmek insanın en temel tecrübelerinden biridir. Ancak bu acıların kaynağı üzerine düşünmek ve bu kaynağı doğru anlamlandırmak kişinin ruhsal huzura ulaşmasında büyük bir rol oynar. Kuran-ı Kerim insanın acılarını dindirebilecek ve ona gerçek huzuru verecek hakikati açıkça beyan eder. İnsanın huzursuzluğunun ve acılarının temel sebeplerinden biri olayların Allahın kontrolü dışında geliştiğini düşünmesidir. Oysa Kuran-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır:
> Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Bakara 286)
Bu ayet her olayın bir hikmetle yaratıldığını ve Allahın insanlara kaldıramayacakları bir yük yüklemeyeceğini vurgular. Olayları Allahtan bağımsızmış gibi değerlendirmek kişiyi huzursuzluğa ve tedirginliğe iter. Aslında içimizde akan hüzün nehrinin kaynağı çoğu zaman şirk yani Allaha ortak koşma düşüncesidir. İnsan başkalarının gücünü ve iradesini mutlak görmeye başladığında bu durum kalbinde derin bir korku ve endişeye yol açar. Halbuki Kuran Allahtan başka hiçbir gücün olmadığını ve her şeyin Onun kontrolü altında olduğunu hatırlatır:
> Sahipsiz bir şey yok kâinatta. Kaos yok. Düzensizlik yok. Başıboşluk yok. Her şeyin tek bir sahibi var. Senin de tek bir sahibin var.
Bu anlayışa sahip olan bir insan her başına gelen olayı Allahtan bilir ve buna göre hareket eder. Böyle bir inanç kişiyi ruhsal huzura ve teslimiyete götürür.
Kuranda şirk insanın gökten düşüp rüzgârın onu ıssız bir yere sürüklediği bir duruma benzetilir:
> Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapmış veya rüzgâr onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir. (Hac 30-31)
Bu ayet şirkin insanı kaosun içine sürüklediğini ve ruhsal olarak paramparça ettiğini anlatır. Çünkü Allahtan başka bir gücü veya iradeyi mutlak görmeye başlamak kişinin ruhunda derin bir huzursuzluğa sebep olur. Bu durumda kişi kendini sahipsiz ve korunmasız hisseder. Kalbi sürekli bir korku ve endişe içinde yaşar. Oysa Allah her şeyin yaratıcısı ve her şeyin sahibidir. Ona teslim olmak bu korku ve endişeden kurtulmanın tek yoludur.
Her şeyi Allahtan bilmek ve Ona teslim olmak insana ruhsal bir özgürlük kazandırır. Bu anlayış kişinin başkalarına kölelik yapmasını ve onların etkisi altında ezilmesini engeller. Zümer Suresinde şöyle buyrulur:
> Allah bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? (Zümer 29)
Bir insan yalnızca Allaha teslim olduğunda gerçek anlamda özgürleşir. İnsanların etkisi altında kalmaktan onların yanlış davranışlarından ve zalimliklerinden korkmaktan kurtulur. Çünkü bilir ki her şeyin tek bir sahibi vardır ve başına gelen her olay onun eğitimi ve olgunlaşması için yaratılmıştır.
Şirk insanı sadece Allahtan uzaklaştırmakla kalmaz aynı zamanda onu insanlar veya nesneler karşısında küçük düşürür. Kuran duygusal müşriklerin ve onların zaaflarının tehlikelerini şu şekilde açıklar:
> Onlar, O'nu bırakıp da dişilere taparlar. Onlar o her türlü hayırla ilişkisi kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar. (Nisâ 117)
Duygusal müşrik sürekli olarak bir insana veya bir nesneye bağlanma ihtiyacı duyar. Bu durum onun ruhsal zayıflığını artırır ve onu başkalarının maskarası haline getirir. Allaha teslim olmak yerine bir insana veya nesneye bağlanmak kişinin kendisini sahipsiz ve çaresiz hissetmesine sebep olur. Oysa insanın tek dostu ve dayanağı Allahtır.
Acılarımızın ve huzursuzluklarımızın kaynağı olayları Allahtan bağımsız değerlendirmek ve başkalarına güç atfetmektir. Bu durum insanın ruhunda derin bir korku ve endişeye yol açar. Oysa Kuran insanı gerçek huzura ulaştıracak yolu açıkça gösterir:
> Ve sizin Allah'ın dışında ne bir veliniz vardır ne bir yardımcınız. (Şura 31)
Her başımıza geleni Allahtan bilmek ve Ona teslim olmak ruhsal huzurun anahtarıdır. Allah her şeyi bir hayır ve hikmetle yaratmıştır. Ona sıkı sıkı sarılmak bu dünyadaki huzursuzluklarımızı dindirecek ve bizi ebedi saadete ulaştıracaktır. Unutmayalım ki dosttan gelen her şey güzeldir ve her olay Ondan bir hediye olarak bize ulaşır.

Yorumlar

Başa Dön