Biliyorum önlenemez bir hoyratlık seninkisi,
Yüreğime bilerek ve isteyerek kıymıklar batırsaydın eğer;
Belki de çok daha kolay olurdu her şey,
Oysa şimdi bol çakıllı sükutunla
Ve martı çığlığı gözlerinle
İçimin duvarlarını tırmalayıp duran
Aklımdaki ırmakları pıhtılaştıran
Aynı dem mavi bir gökyüzü gibi yüzümde açan
O her sükuta yakışan
Her selamda örseleyensin
Sol yanımdaki kanlı madeni
Ve ey sen…
Ve ey sükutuna bürünüp sakınan
Acıyı her dem kınından çıkarıp
Tüm çığlıkları soyunan
Aklımı ve yüreğimin sızılarını
Saçlarımı yolarcasına avuçlarımda tutarken
Seni daha az hatırlamak ne kadar avutur beni?
Uzaktaki yakın olmaklığınla…
Bütün acılara sahip çıkmışken
Benim mutluluğum bütün olmazlık
Ters orantılık...
Ah sen;
Kalbimin incir bahçesi
Sükutumun gizli lehçesi
Ve ah sen o martı çığlığı gözlerinle
İçimdeki denizi kurutan
Oysa ben tüm atlarımı tımar edebilir,
Geceleri bir eve sığabilirdim
Sade senin yüzünde gürleyen ve gürleşen
Bir gök olabilirdim…
Bilesin ki önlenemez bir sızı benimkisi,
Sızılarımın sazlığında acılı aminlerimi koklayarak
Söyle yarına kaç gün var?
Dilsizmutercim...