zehirini zerk edecek ayrılık bedene
on üçü bir yarım haziran daha
her on yıl sonrası ölüm bir dönüm
yüreği sarmalayacak
kalem kırılacak
yine isimler konacak
içinde en güzeli
KanÇiçeği Yarım Haziran
adı yalnızlık
kurşundan ağır perde gibi örter üstünü
ne sağa dönebilirsin ne de sola
şimdi ağlayabilirsin artık
adı korku
karanlıklarda kara düşünce duvarların vuruşacak
bilmeyeceksin ne nedir kim kimdir
görmeyeceksin hatta sen bile
adı yaşlanma
kırışıklıklar yığılacak alnına gerdanına göz kenarlarına
ayna ters, düz yapacaksın yaşanmışlarla
sonu seveceksin onlarla
adı aşk
bilemediğin düşünemediğin onca yaşanmamışlıklarla
karlı saydığın yaşadığın aşkların hesabına
tatmamışların lezzeti olduğunu asla unutma
seçilmişliğin hazzıyla daha bir başka gözükecek
gözüne beyhude dediğin bu dünya
adı ölüm
binlerce kez çeşit çeşit renk renk ölümler var yaşamda
sen yağmurda damlalardan öl mesela
rüzgar atsın şamarını yüreğine olmadı
geceler boğsun seni hayal yatağında
ya da son hazan yaprağının altında ver canını
nasıl istersen nasıl seversen öyle
eflatunda öl şiirde öl
ya da şiir gibi bir yaşamda
öl öyle öl ki
öldüremesinler asla
açmadan solan
vakit dolmadan artılarda eksik kalan
'KanÇiçeği Yarım Haziran'