Kardırım Taşları

“Kaldırım taşlarının altında kıpırdayan insanlar var! Görmüyor musunuz?!” diyordu titrek sesi.

yazı resim

“Kaldırım taşlarının altında kıpırdayan insanlar var! Görmüyor musunuz?!” diyordu titrek sesi. Adeta canından bezmiş bir halle yakarıyordu: “Kaldırın şu taşları! Ezmeyin onları! Nefes alamıyorlar o taşların altında!” Artık basbayağı yalvarıyordu sesi: “Lütfen! Daha fazla dayanamayacaklar!” Sonrasında sessizliğe büründü. Sanki tüm umudunu yitirmişti. Onu bu halde görmeye içim el vermedi. Yanına gittim.

“Eğer istersen, taşları kaldırmana yardım edebilirim.” dedim, “Zaten bugün öğleden sonram boştu. Bana da yapacak bir şey çıkmış olur”

Gözlerini bana çevirdi. Duyduklarına inanamıyormuş gibi baktı bana. Dolu dolu gözlerle: “Gerçekten mi? Bunu gerçekten yapar mısın? Ahi n’olur bana yardım et! En azından birkaçını kurtarabilirz böylece.”

Arnavut kaldırım taşlarını, ellerimizle ve yaptığımız ilkel aletlerle bir bir kaldırmaya başladık. Biz kaldırdıkça insanlar fırlıyordu dışarıya. Herşey maviye bürünmüştü. İçimi bir huzur kapladı. Bir süre sonra kaldırdığımız taşların altından zirftten başka bir şey çıkmamaya başladı. Diğerleri başaramamıştı. “Olsun” diye düşündük, en azından birkaçını kurtarabilmiştik. Bu bile yeter de artardı bile.

Başa Dön