Kar,tarhana ve Bulamaç

Özledim demiştim: Yağmurları… Aralıksız yağan karları… Sımsıcak tarhana çorbalarını… Kavrulmuş un kokan bulamaçları.. Gerçekten özledim.

yazı resim

Özledim.

Günlerce yağan yağmurları özledim.

Şu yağmur bir dursa,güneşin yüzünü bir görsek

dediğimiz zamanları özledim.

Çocukluğumu hatırladım:

Kış erken girerdi hayatımıza.

Kar erken yağıverirdi lapa lapa.

Ekim sonunda,bilemediniz kasım başında…

O zamanlar evimiz çatısızdı,dam evdi.

Yağan karları küremek gerekirdi.

Sabahları sıcacık yataklarımızın başına annem gelirdi.

‘Kalkın kuzularım,kar yağmış damlar

kürenecek ‘derdi.

Nazlana sızlana kalkardık,isteksizce.

Eldivenlerimizi giyer,tahta küreklerimizi alır çıkardık

dama.

Saatlerce süren kar küreme işine koyulurduk.

Bitmezdi karlar küremekle.

Bazen o kadar çok kar yağdığı olurdu ki kürediğimiz

kar yığını dam boyuna

ulaşırdı.Atladığımız olurdu damlardan kar bembeyaz

kar yığınlarının üstüne.

Büyük zevk alırdık bundan.

Kahvaltı yapmak yoktu o zamanlar pek.Çay nedir pek

bilmezdik.Annemim yaptığı

Sımsıcak tarhana çorbasına kaşık sallardık ,tandır

ekmeği banardık.

Dışarının ayazında üşüyen ellerimiz,tarhana

çorbasının buğusunda kendine gelirdi.

Bazen ‘bulamaç çorbası’ yapardı annem.Un ve yağ

karışımı bir çorbaydı bu.Sade bir

Çorba.Fakat içmeye doyamazdık.Bugün bile ara canım

çeker bulamaç çorbasını.

Bir ara üşütmüşüm,titriyorum,bir şey

yiyemiyorum,aklıma düşüverdi o ‘bulamaç’ çorbası.

Sağolsun hanım yapıverdi,koydu önüme.Kapanmış

iştahım açılıvermişti.Koca bir tas

İçivermişim tahta kaşıkla.Ne titremem kaldı,ne

halsizliğim.

O gün bugündür ne zaman az üşütsem,vücut

kırgınlığım olsa bulamaç çorbası koşar

İmdadıma,kendime gelirim kısa sürede.Hiçbir şey

istemeyen canım bulamaç çorbası

çeker. Çorbadan yayılan kavrulmuş unun kokusu

kendime getirir beni.

O zamanlar kar her gün mü yağardı ne?

Annem yine kaldırır bizi yataklarımızdan,’kar yağmış

evlatlarım yine ‘ der,tahta küreklerimizi

Alır, evimizin damına çıkar,kar kürerdik.

Sonra yine tarhana ya da bulamaç içerdik.

Çocukluk işte,’Allah’ım ne olur yarın kar yağmasın’

diye yatmadan önce dua ettiğim olurdu.

O sıcak yatağımdan uyanıp karın soğukluğuyla sabah

sabah karşılaşmasam isterdim.

O dualarım mı tuttu ne…Biraz geç de olsa…

Şimdi karların yağmasını özlemle bekler oldum.

Kış boyu neredeyse her gün yağan karlar yok artık.

Yılda bir,bilemediniz iki kar yağışı görüyoruz artık.

Hemen de eriyiverirler,doyasıya bakamadan,bir tatlı

kardan adam yapamadan,kar topu

oynayamadan.

Küresel ısınma dedikleri bu olsa gerek.

Özledim demiştim:

Yağmurları…

Aralıksız yağan karları…

Sımsıcak tarhana çorbalarını…

Kavrulmuş un kokan bulamaçları..

Gerçekten özledim.

Keşke yarın yine kar yağsa…

Annem –Allah uzun ömür ve sağlık versin- yatağımın

başına gelse…

Kalk oğlum kar yağmış,dam kürenecek dese…

Saatlerce kar küresek…

Sonra gelsin tarhanalar,bulamaçlar…

Tahta kaşıklarla midelerimiz bayram etse…

Özledim işte.

Çocukluğumun karlarını ,tarhanalarını ve

bulamaçlarını.

N’apıyım…

Başa Dön