Değişmeyen tek şey değişim...
Çok klişe bir cümle ile başladım: Değişmeyen tek şey değişim. Bunu söylediğiniz insanların büyük bir kısmı laf seviyesinde ifadeyi doğrulayacak ya da doğrulamak zorunda kalacaktır.
Ama acaba yaşamdan beklentilerimiz ve davranış şekillerimizde aynı şekilde davranıyor muyuz?
İstanbul'da yaşıyor ve işe çok yakın olmayan bir ev adresinde yaşıyorsanız, kahvaltı alışkanlıklarınızı düşünün mesela. Hep aynı yerden aynı şeyi mi alıyorsunuz? Yoksa değişik seçenekler deniyor musunuz kahvaltı için?
Öğle yemeklerinde genelde birkaç kişi olarak bir yerlere çıkıldığı için değişimin etkisi daha fazla. Ama kahvaltıda çoğunlukla tek başınasınız... Aynı şeyleri mi tercih ediyorsunuz? Oysa başka yine çok güzel hatta belki bazıları daha güzel şeyler olabilir tadacak...
Ülkenin siyasal ortamında istikrar beklentisi de benzer şekilde değerlendirilebilir.Amerika dünyanın en büyük ekonomilerinden... Amerika'da siyasal istikrar mı var? Dünyanın en problemli ve tartışmalı savaşlarını yapan bir ülke. Irk sorunlarını derinden yaşamış ve onlarca yıldır çözmeye çalışan bir ülke. Toplumdaki İspanyol kökenli insan sayısında sürekli olarak artan bir yüzde var. Katoliklerin sayısı çok azken şimdi hayli yoğunlaşmış durumda... Sürekli bir değişim var. Ama istikrar da var.
Statüko ile istikrar aslında aynı şeyler değil.
Yani kastettiğiniz şeyin ne olduğuna göre istikrar olup olmadığı tartışılabilir.
Bir demokraside kurumların etki ve etkinliklerini belirleyip düzenleyecek, teamülleri oluşturacak bir süreci yaşamak çok acılı olabilir. Şu an bence o süreci yaşıyoruz. Gerçek istikrarı getirecek olan böylesi değişim dönemlerini sağlıklı yaşamaya alışabilmek olacaktır. Yoksa istikrar diye statükoyu her zaman olduğu gibi korumayı düşünüyorsanız, başka bir dünyada belki olur o. Bu dünyada statükonun uzun süre hiç değişmeden kaldığı devir çok az ülkede ve çok kısıtlı zamanlarda olmuştur ancak.