Kemal Tahir'i Kırk Beş Sene Önce Kaybettik

Kemal Tahir'in adı Türk Sosyologları listesine yazılmalıdır.

yazı resimYZ


Kemal Tahir, Sosyoloji tahsili yapmamış hatta liseyi bile bitirememiştir; ama eserlerinde toplumsal konuları bir sosyolog titizliğinde işlemiştir. O nedenle Kemal Tahir'in adı Türk Sosyologları listesine yazılmalıdır. (Üniversite hocam Prof. Dr. Cahit Tanyol, onun gerçek bir sosyolog olduğunu sık sık söylerdi.)
O, kırk beş sene önce bir 21 Nisan günü aramızdan ayrıldı.
**
1910da İstanbulda dünyaya geldi. Asıl adı İsmail Kemalettin Demirdir. Deniz subayı olan babası, Sultan II. Abdulhamidin yaverlerindendi. İlkokulu çeşitli okullarda, rüştiyeyi Kasımpaşadaki Cezayirli Haşan Paşa Rüştiyesinde okudu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi onuncu sınıfa kadar sürdürdü. Daha sonra bir süre avukat katipliği yaptı. 1932de gazeteciliğe başladı ve 1938de hapse girene kadar bu mesleğini sürdürdü. 1938de yazdığı bir yazıdan dolayı on beş yıl hüküm giydi; Çankırı, Çorum, Kırşehir ve Malatya cezaevlerinde on iki yıl yattı. Ve bu dönemde içinde bulunduğu dünya görüşünün Türkiye uzantısını eleştirmeye başladı ve kalıplaşmış inançlardan sıyrılarak düşüncenin genel karakterine dönük fikirler geliştirmeye başladı. Halit Refiğ hazırladığı kitabında bu konuşla ilgili şunları söylüyor:

Kemal Tahir, kendisini kimseye ve hiçbir gruba bağımlı hissetmeden, düşüncelerini, karşısındaki ister anlasın ister anlamasın, herkese açardı. Düşünce onun için hiçbir zaman son durağını bulamayan sonsuz bir gelişim halindeydi. İleri sürülmüş ve ileri sürülen her düşüncenin mutlaka karşıtlarını bulurdu. Bu karşıtların vardığı sentezlerle de yetinmez, çoğu zaman etrafındakileri şaşırtırcasına sentezlerin içindeki kendi karşıtlarını arardı. Onun teorik olarak karşıtlıklardan sentezler bulma düşüncesi, pratikte, çelişkili Türkiye gerçeklerinden, akılcı ve millî birlik kavramına erişmenin yollarını gösteriyordu. Bu açıdan Kemal Tahir, birbirinden farklı özellikleri kullanılarak, parçalanmaya ve bölünmeye çalışılan Türk toplumunun, bütünleşme arayan kollektif vicdanının temsilcisidir.

Sanat hayatına önce şiir (1932-1934), sonra hikayelerle (1935) giren Kemal Tahir; konularını Çankırı, Çorum dolaylarından, cezaevi yaşantılarından, Kurtuluş Savaşından, eşkiya menkıbelerinden alan romanlarında, törelere bağlı, kökü geçmişlerde köy düzen ve sorunlarını inceledi, eleştirdi. Yerli dekor ve renkleri ustalıkla kullanarak gerçek bir Anadolu romanı oluşturdu. Kemah Tahir bunun yanında bir çok inceleme eser de yazdı. Özellikle marxist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadoluya uygun bir terminoloji oluşturmaya çalıştı. Bu yüzden de dönemin bir çok aydını tarafından da eleştirildi. Bu yüzden de çevresine bu tazyiklerden sıkıldığını sık sık dile getirirdi. Ölümü de böyle bir tartışma esnasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle oldu (21 Nisan 1973)

Kemal Tahir'in Eserleri

Roman:
Sağırdere (1955)
Esir Şehrin İnsanları (1956)
Körduman (1957)
Rahmet Yolları Kesti (1957)
Yedi Çınar Yaylası (1958)
Köyün Kamburu (1959)
Esir Şehrin Mahpusu (1961)
Bozkırdaki Çekirdek (1962)
Kelleci Memet (1962)
Yorgun Savaşçı (1965)
Devlet Ana (1967)
Kurt Kanunu (1969)
Büyük Mal (1970)
Yol Ayrımı (1971)
Namusçular (1974)
Karılar Koğuşu (1974)
Hür Şehrin İnsanları (1976)
Damağacı (1977)
Bir Mülkiyet Kalesi I-II (1977)

Öykü:
Göl İnsanları (1955)
Notlar:
Kemal Tahirin Notları 1-13 (haz. Cengiz Yazoğlu, 1989-1992).
Sohbet:
Kemal Fahirin Sohbetleri (haz. İsmet Bozdağ, 1980).
Mektup:
Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar (ilk eşine mektuplar, 1979)
Ödülleri:
1960 Dost dergisi anketi: Yılın en iyi romancısı
1967-1968 Yunus Nadi Roman Armağanı Yorgun Savaşçı ile
1968 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü Devlet Ana ile

Başa Dön