Ki’lere takılma be Hasan!
Ki ;
Her görmediğimizi
hiç bilmiyor olsaydık keşke.
Hepsi;
hepsi Meral kadardı yüreğim.
Meral !
Vapur gibi tıklım tıklım mısralar.
Hepsi
ar
dı
Sırasız karmaşık
Kadıköy – Karaköy.
Yüksek kaldırımda alçak insanlar!
Hüseyin!
Gül
ay!
Buldunuz mu,
var mıymış boş iskele?
Yok sizi görmeye gelmedim.
-“Bu amca bizi görmeye geldi”
“Sizi değil;
sizi göremezdim ki.
Benim paranoyam vardı.”
“Hay …koyayım burası çok yokuş.”
-“1 güne sığar mı
3 paket sigara.”
“Benim paranoyam da var zaten.
Vapur da tıklım tıklım.”
-Anlamadınız zaten.
-“Siz hiç mercimek çorbasını sirkeli içtiniz mi.”
-“Abla mendil”
Sergiden çıktım Beyoğlu’nda.
-“Abi gül.”
“Kime ki?”
İç
tim.
Bir dikişlik hayat.
Sadece
bir
dikiş.
-“Bir dikiş mi?”
-“Offf ya !
Dalaşacak Güneş bile yok.”
“Salak .Geceleri Güneş mi olur ki?”
-“Lan baksana şu mendilci kıza”
“Hangisi?”
-“Gül satan çocuğun yanındaki”
“Son
bahar yüzlü olana mı?”
“Sonbahar?”
-“Ulan karı olmak vardı şimdi?”
-“Ne?”
-“Ağlamak için be! Hem rimelim de akardı”
Yuh be rakının tortusu mu olur.
“Yok ya;
mendil satan çocuğun tortusu kaldı içimde”
-“Tortu?
Ne tortusu be.”
-“Aman Allah’ım!
aman!”
Al işte yine oldu!”
“-Zıkkımın dibi yine ne var?”
“sana o kadar da söyledim, şunu tekrarlama diye.”
-“Neyi?
“Karı olmak vardı” diye.
Al işte !
yine döllendim şiire.
Hasan!
Gülay!
Meral!
Hüseyin!
Çıkmaz sokak!
Sirkeli mercimek..
“Bankomatta çocuk mu yatıyor?”
-“Sen İstanbul’u seviyor muydun”?
Şehir baz Aşk.
Küfürbaz Aşk.
Düzenbaz Aşk!
Şiir baz Aşk.
Şehir bana ihanet.
sokak
sokak
sok
ak.
“Kaçalım artık!
Öbürsü gün 23 Nisan!
Bayram yaa!”
-“Şerefe…
Çocuklar!”
“Paranoyam var,
yokuş çıkamam
dan gelemedim size çocuklar!”
-----------
Paranoyak bir Beyoğlu/Bakırköy gecesi