Seyrediyorum sevgili
yüreğime dikilmiş hüzün heykelini seyrediyorum
serin karanlığın içinde umutlarım taşlaşmış
soğuk mermere dokunduğum an
kendi hüzünlerimden ürperiyorum
her gün batımında
yüreğimi seyircilere açıyorum
Gönlümün sergisinde dolanırken misafirler
elem duvarımın bir adım ötesine geçemezler
o duvar sınır, o duvar yakıcı
seyirciler tahammül edemezler
yüreğimi yakan soğuk hüznün büyüklüğünü
tahayyül edemezler
Nereden mi biliyorum sevgili
tahayyül edemeyeceklerini
çünkü herkes ancak
kendi yüreğindeki hüznün izini bilir
o yüzden aşılamayacak o duvar
aşabilene ise içeride
yine dayanamayacağı kadar yangın var
Süre doldu sayın kalp okuyucuları
ve hüzünlerimi ölçebildiklerini sanan
sayın rihter ölçekleri
kendi sancılı heykelciklerinize dönebilirsiniz artık
uğurluyorum sizi giremediğiniz alanımdan
ardınızdan uzatıyorum
gözlerimden akan asitlerin büyüttüğü sarkıtları
Uğurluyorum sizi
alevler arasından bazen görebildiğiniz
buzdan gülücüklerimle uğurluyorum
iki yanımdan betonla yapıştırılmış kollarım
bu yüzden kaldıramıyorum ellerimi
ve bu yüzden sizi sabit gözlerimle
kirpiklerimi sallayarak uğurluyorum
Kendi cehennemime kendimi katıyorum
sizi yangınlardan kurtarıyorum
sağı solu dökük buzdan bir mermer
yüreğime dikilmiş bu hüzün heykelini
çaresizce seyrediyorum
hafızama her dokunduğumda
yine acılarımın zemheri ateşinden ürperiyorum
Kendinizi kurtarın uzaklaşarak gönlümden
çünkü ben hüzünlerimde
boğulmak üzereyim zaten
Müjgân Akyüz /MAJ