bütün dünyam bir tramvaya yetişme çabasından ibaret diyor şair.
yetişemediğim tüm tramvaylardan özür dileyerek
üç satırlık bir akşamı ikiye bölüyorum..
böldüğüm yerden telaşla filizlenen
ve
Fiksasyon döneminden kalma kuru tütünle ilerleyen gün
içimdeki öfkenin öksürmeye başlamasıyla
korkunun beş para etmez ciğerlerinden
duman gibi süzülerek akıtıyor acıyı
bir şey söylemek için,
hiç bir şey anlatmayan bir şey söylemek için
hafifçe aralanan dudaklarım kuruyor sonra.
Boğazıma takılan her süslü anlam için
dişi bir dua kurban edebilirdim...
fakat tükürdüm nefreti dilimden
dişimden
dişiliğimden
düşündüm
ve
Yolun intiharına tanıklık eder gibi
uzayan zamanın kulaklarını çekerken buldum kendimi
o sıska ve rezil yolculardan kaçarken
şimdi
doyumsuz mesafelerin çığırtkan boşluklarını
kendim dediğin şeyle boyamak neden
tanıdık bir oda inşa etmeye çalışmakta nereden çıktı.
Bu onu ilk kaybedişin.
artık yalnızım biliyorum. yalnızlığı tırnak içine alıp kendimi dışlıyorum.
oysa
Yalnızlık, ağzındaki hicri mikrobu obur boğazlardan kaydırırken boşlukta orgazmı anımsatan boş sözlerini boşaltıp derin dünyamın içine , küstah bir kadına tokat atmakla başlayabilir işe. Yalnızlık ölebilir ya da protein eksikliği çeken bir alkali metal gibi biraz bükülüp birazda eğilerek çıkıp gidebilir bu kapıdan! Krizantem çiçeklerine, güz yapraklı ağaçların hazin köklerine ve kel kalmaya yüz tutmuş göbekli bir hayatın saç diplerine, kafi miktarlarda; hakaret ve küfür içeriği bırakarak hantal bedenini çekebilir üstümden Kocaman ve kendi içinde sarhoş bir iksire dönen kartal nasıl ki duvarsız koridorları veya camsız salonları anımsatan geniş ve güçlü kanatlarını hiç çırpmadan havada saatlerce asılı kalıyorsa, bende saatlerce havada asılı kalabilirim kapılarıma çarpmayan kanatlarımı incelikle süzerken hayata...
artık yalnızım
senin boşluğunla bile doldurulamayacak bir yalnızlıkla kendime sarılabilirim.prusik asitler, kükürtler ve sevimsiz örümcek ağlarıyla örülmüş izbe bir yuvadan kaçmaya çalışırken unuttuğum zamanı geride bırakarak...
radyoaktif evre belirtileriyle birlikte beynimde dolaşan zaman ayaklarını kırıp içimde sonsuz bir şimdiye uzanırken,hiçleşen
aynı zamanda mikst nöbetler geçiren gece nihayet soyunup ilkel cinayetlerinden bir suçlu aramaktan vazgeçti.
şimdi bütün dünyam bir tramvaya yetişme çabasından ibaret diyen şairle baş başa kalıp kendimi affetmeyi deneyeceğim.
seni zaten affettim