KİBİRİNİZE YENİLMEYİN
Kibir;güçlünün zayıfı ezmekten zevk aldığı, zenginin fakire tepeden
baktığı dünyayı, yaşanılabilmesi imkansız bir hale getiren bir duygu
yoğunluğundan ibarettir.
Lazım gelen tek bir şeyin şu olduğu inancı hayatın göz önünde olan tek
gerçeğidir.
İnsanların bahsetmekte olduğum duygu yoğunluğundan kurtulabilmesi için
kendileri ile kazanmaları gereken çetin bir mücadeleye girmeleridir.
Güçlünün zayıf insanların karşısında burada benim sözüm geçer
düşüncesini terk etmeleri için sabit fikirlilikle vedalaşmaları
gerekir.
Dünyayı zenginin fakiri küçültme çabasına girmediği bir şekilde
yaşanılabilir hale getirebilmenin uğraşı verilmelidir.
Kibrin, insanların elinden vicdani duygularını alıp içinde taşımakta
olduğu kalplerini soğuk bir taş parçası haline getirdiği aşikar.
Aramızda yaşanmakta olan iletişim kopukluğunun sebeplerinden bir
tanesi olduğu görülmektedir.
Kibrin insan hayatının bahar yaşamayan güz gülü misali yapraklarına
veda etmesinde rolü olduğu unutulmamalıdır.
Aklımızdan çıkardığımız takdirde yapılan yanlışların ardı arkası
kesilmeyecektir bu gerçeğinde her daim farkında olmamız lazım
gelmektedir.
İnsanoğlu yanlış yapmaz diye bir kaide yoktur;
fakat aynı yanlışa tekrar tekrar düşmesinde de kalbinin en önemli
yerine koymuş olduğu kibir çok büyük paya sahiptir.
Telafisi mümkün olmayan hatalara düşmenin yolunun da kibirden
geçtiğinden hiç şüphe duyulmamalıdır.
Bizler vazgeçersek her şeyimizden oluruz, fikri ile içimizden söküp
çıkarmaktan korktuğumuz kibrimiz yüzünden içine düştüğümüz
hatalarımızı bir türlü görmek istemiyoruz.
Halbuki esaretine girmiş olduğumuz sabit fikirden kendimizi bir
kurtarabilsek, geç olmadan yapmakta olduğumuz yanlışlarımızdan
kurtuluşumuz çok kolay olacaktır.
Kibrinden kendisini kurtaramayan insanların hayatın zorlukları ile
savaşanları görmezden gelmeleri de ayrı bir hadsizliktir.
Aslında bu hadsiz davranışlara sahip olanlar ne oldum değil ne
olacağım düşüncesini hiçbir şekilde akıllarından çıkarmamalıdır.
Kendilerini kaptırdıkları kibir onların yükte hafif pahada ağır
kayıplara uğramasına mal olacaktır.
Nacizane fikrim şudur:Dost kolay kaybedilir ;ama kolay dost bulunmaz.
Eğer dostsuz kalmak istemiyorsak kibri bir an evvel hayatımızdan
atmalı, karşımızda bize kucak açan insanlara karşı davranışlarımızı
düzenli bir hale getirmeliyiz.
Sevgi ile çağlayan gönül ırmaklarını, bizleri içine alan çamur
deryasına çevirmemek için insana insan olduğunu unutturan hayatı
tepeden görme huyumuzla vedalaşmanın yolunu bulmalıyız.
Kendimizi kibir yüzünden girmiş olduğumuz karanlıktan çıkaramazsak bir
ömür yalnızlığa mahkum kalacağımız göz önündedir.
Sözünü etmiş olduğum mahkumiyetin içinde bir o yana bir bu yana
bocalamamak için kibrin bizi eline alıp oyuncak etmesine müsaade
etmemeliyiz.
Evet değerli okurlarım yazımı küçük bir örneklendirme ile sonlandırmak
istiyorum.
Umuyorum bu küçük örneklendirme yapılan büyük hatalardan önemli
dersler çıkarmamıza vesile olur.
Mevlana CelaleddinRumiye sormuşlar:
O kadar okuyup yazarsın ne bilirsin?
Mevlana Celaleddin Rumi akıllardan çıkmayacak insanlara ömür boyu ders
olacak bir cevap vermiştir:Haddimi bilirim.
Şunu hiçbir zaman unutmayın kibir hiçbir zaman kazandırmaz aksine
hayatımızda elde edemeyeceğimiz kadar büyük öneme sahip kayıplar olur.
Değerli okurlarım mevlananın da söylemiş olduğu gibi haddinizi bilin
eğer haddinizi bilmezseniz küçümseyerek baktığınız insanlar karşısında
gün gelir bir pul kadar değeriniz kalmaz.
Kibirinize Yenilmeyin
kibir; güçlünün zayıfı ezmekten zevk aldığı zenginin fakire tepeden baktığı dünyayı yaşanılabilmesi imkansız bir hale getiren bir duygu yoğunluğundan ibarettir.