Dikenli bir yalnızlık göğsümde
Hayatı kamaştıran gülüşlerimde
Üşüyor düşler
Düşüyor gül mavim
Atıyor sol yanımda siyah
Güm güm…
Avuçlarımdan akıyor
Sana eksik çağlayan
Bir adım ötesi tutsak kan
Memleketi gözlerimin, ağlayan
Eskitilmiş bir yangın yüreğim
Komşu ülkesi gidişlerin.
Üzülme sakın yar…
Ölüm kınalı bir türküdür
Ellerime yakılan.
Çıplaklığım güz
Gözlerinde boğulan ateşim
Avuçlarında ufalanmış
Gecelerin sis’ine yenik düşlerim.
Hadi, gelin kurşun sıkın siz de
Yüreğimin nemli duvarlarını yıkın.
Ey suskun hayat…
Ağlar gözlerim şiirce
Senden evvel davranır
Kekeme şarkılar
Yaralarımı sargılar…
Kanarım “– gitme” desem
“- Yalnızlığa itme” desem
Gözlerimde yağmur ıslanır
Suskunluğum sızlanır.
Fakir sözcüklerim,
Zeytin tanesinin ekmeğe sevdasıdır.
Gecelerin hüznü tek ışığım
Toprağın unutamadığı kızın
Deli yağmur sevdasıyım
Yüzümün zamansızlığına bakıp
Sanmayın ki aşığım
Sakın…
İlk yaz’ı çağrıştırmayın sakın
Elişi hüzünlerimi almayın yüzümden
Taşınıyorum adressizliğimden
Acılarımı toparlayıp bavuluma
Yüreğinin arka bahçesini düşleyip
Umudu geçirdim gönlümden.
Sancılı yıldızlarımla
Sana geliyorum sevdiğim.
En sevdalı şafak güllerimle
Güneşe yazıp sessiz çığlıklarımı
Kıyametin ardından ordayım.
Mart 2008
Ayşegül TEZCAN