Kimi bir dua fısıldarken toprağında,
Kimi taşırırdı küfürleri kin dolusu
Sınırsızlığın içindeki sınırlar kanatırdı etini
Hoyratlığın, yelelerinde kısılı kalırdı
Oysa salınmalıydın Akdeniz’in koynunda
Nazlı nazlı sürünmeliydin yasemin kokusunu
Zeytin dalları boyun aşılıp koparılmalıydı yeşil gözlerin
Dalların barış tütsüsü ile kutsanmalı
Afrodit, gözlerinin yeşilinden sunmalıydı aşkı
Batıp çıkalı kaç sefer oldu?
Belki de tekrar batıp arıtmalısın kandan bedenini
Uyanıp yeni doğan günle
Yeniden açmalısın portakallar renginde
Özgür kalma arzun
Seni kurtarmalı gırtlaktaki zincirden
Zincir parçalanmalı, sen dökülmelisin Akdeniz’e
Takılı kalmamalısın bir kolye ucunda
Mutlaka bir son olmalı…