Kronik Kalp Ağrısı

Her gün, her saat, her dakika, her saniye onu yaşıyorum bütün bedenimde.

yazı resim

Dört duvarla çevrili bir oda burası, belki bir adadayız, belkide bir dağdayız. Odanın duvarları arkadaş resimleriyle dolu, gülümseyerek bakıyorlar bize. Maskeli, sahte gülüşlerden bunlar. Herkez biliyor fakat belli etmiyorlar birbirlerine. Duvarda bir saat var, başkada bir eşya yok zaten. Tik, tak, tik, tak. Saniyleri sayıyoruz hergün… Gün ışığı görmeden, rüzgarı koklamadan, toprağı hissetmeden geçiriyoruz günlerimizi. Belki 1haftadır buradayım, belki 1 aydır. Belki 1 hafta daha burada olacağım, belki 1 ay daha… Bilemiyorum…

Her gün, her saat, her dakika, her saniye onu yaşıyorum bütün bedenimde. Kronik bir kalp ağrısı gibi… Gözlerinin ta içine bakıyorum fakat o beni hiçbirzaman göremiyor, beni görmemeye, beni farketmemeye şartlanmış bir şekilde. O odada asla yokmuşum, asla yaşamamışım gibi …
Duvardaki maskeli gülüşlerle geçiriyor vaktini. Bense gözlerimi bir ona çeviriyorum, bir saate… Tik, tak, tik, tak… Bizden habersiz, geçiyor zaman, bize ait ne varsa çalıp götürerek.

Yanına kadar sokuluyorum, utanarak… Dizlerimin bağı çözülüyor… “Merhaba, hatırladın mı beni?” diyorum, hasretle sarılıyor bana, “Nerelerdeydin, çok özledim seni!?” diyor. Kalbim sanki bedenimin dışında atıyor… Farketmiş olacakki heyecanımı bırakıyor birden bedenimi… Hayran hayran seyrediyorum onu, şaşırmış bir ifadeyle sorusunu yineliyor.”Nerelerdeydin? Uzun zamandır görünmüyordun?” diye soruyor, aynı hayatı paylaştığımızı bilmeden, göremeden… “Hastaydım” diyorum usulca, “Doktor dışarı çıkmamamın daha iyi olacağını söyledi de…”. Hayretle gözbebekleri büyüyor, “Ciddi birşey değildir umarım, nedir hastalığın?” diye soruyor… “Merak edilecek, büyütülecek birşey değil, sadece Kronik bir KalpAğrısı” diyorum. Rahatlamışcasına bir soluk alıyor…

Saat tam 12’yi vuruyordu. “Benim gitmem gerek, birşeyler yapalım seninle, yarın burada olacakmısın?” diye soruyor. “ Ben herzaman, hep burada olacağım…” diyorum, beni göremeyeceğini bilsemde... Geri çekiliyorum yavaşça…Saat 3. kez vurduğunda bir peri gibi kayboluyor odanın karanlığında…
Bense köşeme dönüyorum. Yarın aynı saate tekrar buraya dönemesini beklemek için, beni farketmeyeceğini bile bile …

Kalbimin ağrısı artıyor, duvardaki maskeli mutluluklar, yerini koyu siyah boşluklara bırakıyorlar… Koca kapkaranlık bir odada yalnızlığım ve kalp ağrımla başbaşa kalıyorum … Gözüm saate takılıyor… 12:05, dönmesine 6saat 55dakika kalmış… Yaşadığımdan habersiz yelkovan ve akrep bana ait ne varsa alıp götürmeye devam ediyor … Bense aynı odada, aynı saate uykuya dalarak, rüyamda onu görmeye gidiyorum… Zamanın ve Kalpağrımın olmadığı tek yere…
Mert Şenyuva/ Eylül2003

Başa Dön