Kuran Perspektifinden Düşünme Müminin Yol Haritası

Kuran, insanın tüm düşünce alanlarını kapsayan ilahi bir rehberdir. İnsan psikolojisinden siyasete, biyolojiden astronomiye kadar hayatın her alanında temel ilkeler sunar ve insana doğru yolu gösterir. Zümer Suresi'nin 27. ayeti, Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik, ifadesiyle bu rehberliğin düşünme ekseninde gerçekleşmesi gerektiğini açıkça ortaya koyar. Kuran, insanlara öğüt verirken aynı zamanda düşünmeyi öğreten bir kitaptır. Ancak düşünmek için önce anlamak gerekir, çünkü insan ancak anladığı kelimelerle düşünce üretebilir.

yazı resimYZ

Kuran, insanın tüm düşünce alanlarını kapsayan ilahi bir rehberdir. İnsan psikolojisinden siyasete, biyolojiden astronomiye kadar hayatın her alanında temel ilkeler sunar ve insana doğru yolu gösterir. Zümer Suresi'nin 27. ayeti, Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik, ifadesiyle bu rehberliğin düşünme ekseninde gerçekleşmesi gerektiğini açıkça ortaya koyar. Kuran, insanlara öğüt verirken aynı zamanda düşünmeyi öğreten bir kitaptır. Ancak düşünmek için önce anlamak gerekir, çünkü insan ancak anladığı kelimelerle düşünce üretebilir.
Kuran ayetleri, Nebimiz Muhammed'e insanlara rehberlik etmesi ve onları düşünmeye sevk etmesi amacıyla vahyedilmiştir. Buradan hareketle, Kuranı sadece okumak değil, anlamak ve üzerine düşünmek esas olmalıdır. İnsan, anlamını bilmediği kelimelerle düşünemez; bu kelimeler düşünce dünyasını aydınlatmaz. Bu nedenle, Kuran ile temasımızda, ayetlerin derin anlamlarını kavramak ve bu anlamlar üzerinde düşünmek bir zorunluluktur.
Tarih boyunca kendilerini âlim, evliya veya mürşid olarak tanıtan birçok kişi, insanları Kuran ayetleriyle eğitmek yerine, çoğunlukla kendi yorumlarını veya geleneksel anlayışları ön plana koymuştur. Bu durum, Kuranın vahyettiği İslam ile toplumlarda yaygın olan İslam anlayışı arasında büyük bir uçurumun oluşmasına neden olmuştur.
Kurana göre, bir kişi ancak düşünmeyi öğreterek ve ayetlerin anlamını derinlemesine açıklayarak gerçek bir âlim veya mürşid olabilir. Ancak ne yazık ki, bu ilahi gerekliliği göz ardı eden birçok kişi, insanları geleneksel yorumlarla yönlendirmiş ve Kuran merkezli bir düşünce sistemini yaygınlaştırmayı ihmal etmiştir.
Kuran, mümini düşünen bir varlık olarak tanımlar. Düşünmek, Kuranın öğrettiği temel bir ibadet biçimidir. Ancak, düşünmeyen bir kişi, ne kadar âlim veya evliya olarak görülürse görülsün, aslında şirk içerisindedir. Kuran üzerinde düşünmek, sadece bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplumu ıslah etmenin de anahtarıdır. Düşünmeyen bir toplum, Kuranın gerçek mesajını kavrayamaz ve zamanla hurafelerle dolu bir dine dönüşebilir. Bu durum, geçmişte olduğu gibi günümüzde de İslam toplumlarında sıkça görülen bir sorundur.
Mümin, tarihe, şahsiyetlere, olaylara ve kavramlara Kuran perspektifinden bakmalıdır. Geleneksel anlayışlar, bir mümini kör bir takipçiye dönüştürebilir. Ancak mümin, Allahı yüceltmeyi ve ayetler üzerinde düşünerek hayatını şekillendirmeyi ilke edinir. Bu noktada, geçmişi yüceltmek yerine, Kurandan süzülmüş bir bakış açısıyla olayları değerlendirmek, müminin en önemli sorumluluğudur.
Kuran, insanları düşünmeye ve sorgulamaya davet eder. Mümin, sadece Kuranı okuyarak değil, onun üzerinde düşünerek gerçek bir iman sahibi olabilir. Gelenekçiliğin dar kalıplarından sıyrılarak, Kuranın rehberliğinde bir yaşam sürmek, şirkten kurtulmanın ve hakiki imana ulaşmanın yoludur.
Kuran, insanlara düşünmeyi, sorgulamayı ve hayatlarını bu ilahi rehberlik doğrultusunda şekillendirmeyi öğretir. Mümin, Allahın kitabına sadık bir şekilde, geleneklerin ötesine geçerek, Kuran merkezli bir hayat yaşamalıdır. Çünkü mümin, düşünmeyene değil, düşünen ve düşündüren bir insana denir.

Yorumlar

Başa Dön