Kuransız İslam ve İslamsız Müslümanlık Üzerine Bir Analiz

Her çağda, farklı coğrafyalarda ve kültürlerde İslamı yorumlama biçimleri çeşitlilik göstermiştir. Bu çeşitlilik, bir yandan İslam'ın evrensel mesajının çeşitli kültürlerde kendine yer bulmasını sağlarken, diğer yandan zamanla bu kültürlerin dini temel kaynağından koparıp kendi anlayışlarına göre şekillendirdiği "İslâm" versiyonlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ancak şu soru kritik bir öneme sahiptir: Bu farklı İslam anlayışları gerçekten İslam mıdır, yoksa İslamın özünden uzaklaşmış birer kültürel sentez midir? Bu makalede, yalnızca Kur'an merkezli bir din anlayışının gerekliliği üzerinde durulacak ve müşrik zihniyetin İslamın özüne olan etkisi tartışılacaktır.

yazı resimYZ

Her çağda, farklı coğrafyalarda ve kültürlerde İslamı yorumlama biçimleri çeşitlilik göstermiştir. Bu çeşitlilik, bir yandan İslam'ın evrensel mesajının çeşitli kültürlerde kendine yer bulmasını sağlarken, diğer yandan zamanla bu kültürlerin dini temel kaynağından koparıp kendi anlayışlarına göre şekillendirdiği "İslâm" versiyonlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ancak şu soru kritik bir öneme sahiptir: Bu farklı İslam anlayışları gerçekten İslam mıdır, yoksa İslamın özünden uzaklaşmış birer kültürel sentez midir? Bu makalede, yalnızca Kur'an merkezli bir din anlayışının gerekliliği üzerinde durulacak ve müşrik zihniyetin İslamın özüne olan etkisi tartışılacaktır.
Günümüzde, İslam'ın farklı coğrafyalarda farklı şekillerde yaşanması, kimileri tarafından bir rahmet, kimileri tarafından ise bir sapma olarak değerlendirilir. Bazı kesimler, Ümmetimin ihtilafı rahmettir şeklindeki uydurma hadisle bu durumu meşrulaştırmaya çalışır. Oysa bu anlayış, İslamın yalnızca Kurana dayalı bir din olması gerektiği gerçeğini gölgeler. Kuran, bu çeşitliliği değil, birliği savunur:
> Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. (Âl-i İmrân 103)
Bu ayette Allahın insanlığa verdiği mesaj nettir: İslam, tek bir kaynak olan Kurandan alınmalı ve hiçbir ekleme yapılmamalıdır. Kültürel, mezhepsel ya da tarikat temelli İslam anlayışlarının hepsi bu ilkeye aykırıdır. Allahın ipi tektir ve bu ip yalnızca Kurandır.
Birçok toplumda İslam, o toplumun kültürleriyle harmanlanmış bir şekilde yaşanmaktadır. Türk, Arap, Kürt ya da başka bir milletin kültürel ögeleri İslamın özüne eklenmiş, bu da zamanla İslamın safiyetini kaybetmesine neden olmuştur. Oysa İslamın hiçbir milletin kültürüyle sentezlenmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü İslam, Allahın dinidir ve ilahi kaynak olan Kuran, hiçbir eklemeye ya da çıkarıma yer bırakmadan mükemmeldir.
> Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı seçtim. (Maide 3)
Bu ilahi mesaj, İslamın tamamlanmış bir din olduğunu, dolayısıyla kültürle sentezlenmesinin gereksiz ve hatta zararlı olduğunu açıkça ifade eder. Kültürün din haline getirilmesi, insanları farkında olmadan Allaha değil, kendi uydurdukları sisteme kulluk etmeye iter.
Kuran, müşriklerin Allahın dinine paralel sistemler inşa ederek insanları yanılttığını açıkça belirtir. Farklı İslam anlayışları, genellikle hadisler, gelenekler ve kültürel normlarla desteklenir. Ancak kaynağı Kuran olmayan hiçbir sistem İslam olarak adlandırılamaz.
> Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilah yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir. (Enam 106)
Bu ayet, din anlayışında yalnızca Kuranın temel alınması gerektiğini ve müşriklere yüz çevrilmesini emretmektedir. Müşriklik, sadece putlara tapmak değildir; Allahın dinine eklemeler yapmak ya da eksiltmelerde bulunmak da bir tür müşrikliktir. Bu nedenle, Kuran dışındaki kaynakları dinin temeli haline getiren her anlayış reddedilmelidir.
İslamın özüne dönmesi, yalnızca Kuranın rehber edinilmesiyle mümkündür. Herhangi bir mezhep, tarikat veya kültürel anlayışa bağlı kalmadan, Kurandaki ilahi mesajın doğrudan kabul edilmesi gerekir. Bu, sadece dini sapmalardan korunmayı değil, aynı zamanda insanları Allahın saf dinine yönlendirmeyi de sağlar.
> Kim, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir. (Maide 44)
Bu ilahi düstur, Allahın dininin sadece Kuranda yer alan hükümlerle yaşanması gerektiğini açıkça ifade eder. Din anlayışını Kuran dışında bir kaynaktan besleyenler, farkında olmadan Allahın dininden uzaklaşmaktadır.
İslam, Allahın insanlara sunduğu ilahi bir rehberdir ve bu rehber yalnızca Kuranda bulunur. Farklı İslam anlayışlarının ortaya çıkışı, insan aklının, geleneklerinin ve kültürlerinin dine müdahalesinden kaynaklanmaktadır. Ancak din, Allahın bir emanetidir ve insanlar bu emaneti korumakla yükümlüdür. Bu da yalnızca Kurana sımsıkı sarılmakla mümkündür.
> Kuranı biz indirdik ve elbette onun koruyucusu da biziz. (Hicr 9)
İslamı saf haliyle yaşamak isteyen her birey, din anlayışını Kuranla şekillendirmeli ve kültürel ya da mezhepsel etkilerden uzak durmalıdır. Böylece, gerçek İslama ulaşmak ve Allahın rızasını kazanmak mümkün olacaktır.

Başa Dön