Atatürk, yakın arkadaşlarından Tahsin Beyi Meksika büyükelçisi olarak görevlendirir. Kendisine bir de özel görev verir. Tahsin Bey Türkler ile Mayalar arasındaki dil ve kültür bağını araştırıp, elde ettiği bulguları/verileri Atatürke ulaştıracaktır. Meksikaya ayak basan Tahsin Bey zaman geçirmeden araştırmalarına başlar. Elde ettiği ilk bulguları/verileri bir rapor halinde Ankaraya gönderir. Raporu inceleyen Atatürk özellikle tepek sözcüğü üzerinde durur ve Tahsin beye Mayatepek soyadını verir. Araştırmalarını sürdüren Tahsin beyin, Atatürke birkaç tane rapor sunduğu bilinmektedir. O yıllarda kimsenin bilmediği Gagauzlarla (Gökoğuz) bile ilgilenip, oralara Türkçe kitaplar gönderen hatta Yakutistanda yaşayan Sakha, (Saka/Saha) Türklerinin sözlüğünü bile okuyan Atatürkün erken gelen ölümü ile tüm bu çabalar, çalışmalar siyaseten yarıda kalır.
Zeki Velidi Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan gibi bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç aydının kişisel çabaları, çalışmaları Türklük/Türkoloji ateşinin tamamen sönmesini engeller. Türkoloji sahasında çalışmalar yapan Macar kardeşlerimizin de hakkını teslim edelim.
1991de Türk cumhuriyetlerinin birbiri ardına bağımsızlıklarını ilân etmeleriyle Türkiyede yeni bir dönem başlar. Türkçülük/Türkoloji çalışmaları canlanır. Kâzım Mirşan, Halûk Tarcan gibi araştırmacıların eserlerinin okunma oranlarında ciddi artışlar olur. Televizyonlardaki tarih programları en çok izlenenler arasına girer. Ahmet Taşağıl, İsmail Doğan, Servet Somuncuoğlu, Mustafa Aksoy, Haluk Berkmen gibi akademisyenler, araştırmacılar Türkoloji üzerine yoğunlaşırlar. Haliyle bu yoğunlaşmalar da Türkolojiye dair verilerin ardı ardına gelmesini sağlar. Türk cumhuriyetlerindeki araştırmacılar özellikle arkeologlar da başarılı çalışmalara imza atarlar.
Günümüzde Türklerle Amerikadaki kimi halklar arasındaki dil, kültür ve gen/kan bağı artık somut bulgularla/verilerle de kanıtlanmıştır. Haliyle Atatürkün, Tahsin Mayatepeki büyükelçi olarak Meksikaya gönderip; özel görev olarak da Türkler ile Mayalar arasındaki bağı araştırmasını istemesi boşuna değilmiş diyebiliriz. Yeri gelmişken Maya dili ile Türk dili arasındaki sözcük karşılaştırmalarından birkaç örnek verelim:
aak ak (beyaz)
aak akmak
ahau ağa
akab akşam
akan aga/dayı
al ul/oğlan
ba balık
bagir bağır/göğüs
baat balta
bakah bükmek
bikgit yiğit
bilim bilim/bilinen
bolan bol
box boş
bul bora
bulmak burmak
ça çam
çaçak çiçek
çalan çalan/yılan
çetun çetin
çik çit
çol çolak
çopol çapur/çopur
çul çul
dur durmak
hanhan hemen
içil iç/içinde (mide)
için içib (kuyu)
ik iki
imi imi (meme)
imiş yaşçe yaş yemiş
iş dişi
kanil kan
kaşnak kuşak
kat katmak
keh kıyık (geyik)
kem kemi (gemi)
kil gel
kin kün (gün), küneş (güneş)
kiniş güneş
kişe kişi
koça koca, büyük
koş kuş
kul kul
kutz kuş
mool bol
muluk bolluk
naa ana
ol olmak
otak otağ
polok ulug (dolu)
şagan çagan ağacı
şukul çukur
tatak tutkal
tepek tepe
ti tiş (diş)
tik dik
toqmaq tokmak
top toplamak
toz toz
tul tolu (dolu)
tulan dolgun
tup dip
tuy tüy
tzekel çakıl
u ay
uayoh uyumak
ueez uyuz
uiş işemek
ul ulaşmak
uy oy
vat batur
waç açma
yaklel yakmak
yaş yaş, taze
yaş kin yeni gün, yaş günü
yaşıl yeşil
Aziz Dolu Atabey
https://azizdolu.wordpress.com/