Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/6.

Adam uzanarak, çığlıklar atan Alican’ı Gülbahar’ın elinden aldı.

yazı resim

Adam uzanarak, çığlıklar atan Alican’ı Gülbahar’ın elinden aldı. Sonra Gülbahar’ı da ayak bileğinden yakaladı; büyük bir uğraş vererek iki tutsağını giriş tarafındaki tozlu yere sürükledi. Gülbahar habire tekmeler savurmayı sürdürmekteydi. Eline yerdeki uzun kemiklerden birini geçirerek bu defa adama kemikle vurmaya başladı. Terörist, kendisine vurmakta olan kıza bir yumruk salladı, yumruk Gülbahar’ın tam ağzına denk geldi. Gülbahar bir an afalladı sonra iyice sinirlenerek, adamın yanaklarını tırmaladı ve parmaklarını adamın gözüne sokmaya çalıştı. Adam ona tekrar vurmak istediğinde dişleriyle adamın kolunu yakaladı ve ağzının içi kanla dolana kadar ısırdı. Adam öfkeyle Gülbahar’ın boynunu yakalayıp boğacak gibi sıkmaya başladı. Gülbahar’ın nefesi kesilerek bir karşılık veremedi. Adam onun boynunu bırakmadan sürükleyerek dışarı çıkarttı.
Gülbahar, nefesi neredeyse kesilmiş, yarı baygın halde adamın çekiştirmesine uyarak yürümeye başladı. Terörist, Gülbahar’ın boynunu sıkmayı hiç bırakmayarak, yanı başında korkuyla yürüyen Alican’ı onun kadar zorlanmasa da, yine de bazen çekiştirerek, bazen hırpalayarak dar koridorları ve merdivenleri feneriyle aydınlatarak aştı.
Terörist onları küçük mağaraya kadar getirdi.
Onu, dışarıda bekleyen arkadaşı geldiklerini anlayınca içeri doğru seslendi.
“ Yakaladın mı?”
“He, yakaladım piçleri!”
Adam önce Alican’ı, peşinden de Gülbahar’ı dar geçitten dışarı doğru yönlendirdikten sonra, kendisi de sürünerek çıktı.
Mağaranın önündeki açık havaya ulaştıklarında herkes soluk soluğaydı. Ufak tefek terörist Gülbahar’ın ısırdığı koluna baktı, yarımay şeklinde diş izleri kan içindeydi. Adam, yakınındaki Gülbahar’a sert bir tokat attı. Bu arada Alican ayağa fırladı, kaçmak için hamle etti ise de adeta havada uçarak çocuğu uzaklaşamadan yakaladı. Yarlara yaklaştıkları sırada Alican bağırmaya ve debelenmeye başladı. Adam onun debelenmesinden usanarak kolaylıkla yerden kaldırdı ve bir çanta gibi omzuna atıp, yarın tepesindeki ufak bir çıkıntıdan dikkatle aşağı inmeye başladı. İriyarı terörist de Gülbahar’ı, arkadaşı gibi omzuna kaldırdı. Gülbahar, belinde taşıdığı bıçağına ulaşmayı düşündü fakat adam ellerini çok sıkı tuttuğundan ellerini kullanamamaktaydı. Adam tepesindeki vahşi kedinin çırpınmasına kızmaktaydı. Taşıdığının oğlan çocuğu olduğunu düşündüğünden, sesini kessin diye hayâlarını sıkmak için elini çocuğun bacak arasına uzattı, bir kız çocuğu olduğunu anlayarak şaşkınlıkla duraladı, bu andaki gevşeklikten istifade eden Gülbahar uzanıp bıçağını eline aldı, bütün gücüyle adamın göğsüne saplamaya çalışarak adamı yaraladı. Adamın gömleği kan içinde kaldı. Öfke ve acıyla bağırdı.
“Yandııım!”
Adamın eli acıyla göğsüne gidince serbest kalan Gülbahar, bıçağı var gücüyle bir kez daha, adamın boynuna doğru salladı. Adam içgüdüsel bir refleksle kolunu kaldırınca bıçak adamın kolunu keserek etine saplandı. Gülbahar adamın omzundan bastıkları çıkıntıda yere düştü ve hemen doğruldu, ayağa kalktığı gibi var gücüyle yukarı doğru tırmanıp kaçmaya başladı. Terörist kolunda saplı kalmış bıçağı etinden çıkartıp bir kenara attı, Gülbahar’ı yakalamak için hemen peşinden yukarı çıkıp koşmaya başladı. O tepeye ulaştığında Gülbahar mağaraya giden yolu yarılamıştı bile. Adam da oldukça hızlıydı ve uzun adımlar atarak kıza gitgide yaklaşmaktaydı. Koşu mağara girişine geldiklerinde, Gülbahar’ın tam da yakalanmak üzereyken kendini içeri atmasıyla bitti. Tam bu sırada adam arkadaşının ıslığını duydu. Dönüp, baktı, arkadaşı yarın başından elini başını uzatmış, gelmesini işaret ediyordu, arkadaşına küfür etmeye başladı,
“Lanet herif! Ne var ulan, a..na kodu’um?”
“Fiko ağa, gelin diye işaret etmekte...”
Terörist bir harabenin girişine baktı, bir arkadaşına. Çaresiz, arkadaşının yanına gitti.
“Kız ne olacak? Bırakacak mıyız?”
“Bir piç kurusu için ağayı kızdırma. Yürü!”
O da, eliyle öteki kolundaki yarasını ovuşturarak inmeye başladı.
Gülbahar, adamlar yarın başında kaybolur kaybolmaz saklandığı yerden çıkarak kayalığa koştu.
Dik Kayalardan inmeye çalışan terörist onun tam aşağısındaydı. Daha da aşağıda, yolun yarısında omzunda Alican ile diğer terörist inmekteydi.
Gülbahar, çaresizlik içinde bağırmaya başladı:
“Alican!”
Alican, ablasının sesini duyarak feryat etti;
“Gülbahar!”
Teröristler dönüp Gülbahar’a baktılar, sonra dikkatle inmeyi sürdürdüler.
Alican, feryat etmeyi sürdürerek, “Gülbahar, bana yardım et!” diye haykırıyordu.

Başa Dön