BİR DENİZÜSTÜ MASALI
sahipsen tokmağına, gürültüsünü çıkaran bir davul gibi
bisiklete benzerdi hayat çevirdiğim sürece pedalını düşmezdim üstünden.
haklı ve halklı
özlemlerimi temin etmek için
geçirirken onu
sınamaktan
sınırlamaktan,
cebimde saklı bir madalyon gibi yumruğumla
takılırdım
herhangi bir gecenin yasadışı nöbetlerinin
buruk uykusuzluğuna
sonrasında
hangi tabutun arkasına takılsam
her vakit
vardığım yalnızlık
-korsanda olsa-
her yerde
melbusat çantasından düşen yangınlı bir geceye benzerdi
ölüm fısıltısının
bir ışık hızı kadar kısa acımasızlığında
ellerki o eller
dibi yosun tutmamış,
yenik düşmemiş yürekleriyle
bir gerilla eli gibi sıkılası,
bir yaşlı eli gibi öpülesi gibi olurdu
uzanan ayna içindekilerin elleri
ve
aldırmayanların,
aldırılmayan anılarına
denk düşerdi
kirlenmemiş anlatılara gebe
allaha emanet öyküleri
oysa hep
yeniden
yeniden
başlamak için değil miydi her şey
sanki tüm zamanlardan gelircesine durmadan
ve
hala eskimeyen bir sevdanın
düşlerini, öykülerini bile acıtan
hala özlenen
olmamış,
yapılmamış
bir özlemin
ve
bir baldırı -cılbak- yalnızlığın ezgisi gibi
lekesiz ve sonrasızca kalan
bilirim
büyük aşklar büyük mesele taşır
paylaşılmamış, yaşanmamış sevginin
mutsuzluğunun tehlikesinde
bilirim
geçmişi getiremem ama
bazen iyi şeylerde paylaşıldıkça bitebilir
gittikçede çoğalan
hala aranan
ne örsün
nede çekiçin arasında kalmamış malumluğuna aşina
hüzünlenmelerin
bitmeyen törpülenmelerin
kullanamadığımız zamanın
çayırda kalmış bir tutam çimeni gibi
her sevdanın derdi kendineymiş
peşinden gidilecek kadar sebebi olan
metinliği sabıra kesmiş
hasretliğin alevinde yıldızlar gibi kayan
oysa ben
çocukluğumdan öğrenmiştim
-açlığı yalnız yoksulların önemsediğini-
ama
yinede birazdan ölecek olan
bir balığın düşü gibi olmadan
kendimi
azaraks sanırdım
phıladelphosun
seyyar yosunun solfeji
do, re, mi fa, sol, la, si, do nun
vecdine benzeyen
ve hatta biliyordum da;
onların
dalda yaprağın
suda olan balığın
gökyüzünde kuşların,
yıldızların sevdalarının
-haklı olan güzeldirini
söylenmesini bırakanlar olduğunu
ardından kalanlara
KENAN CAN YOLDAŞLAR