Ne kadarda yalnızım bu gece, bir gün daha nazire olsun diye bana hızlıca bitti yine.Doldurduğum zaman dilimlerinin kulpları elimde kaldı, taşımaya halim yok kendimi daha farklı bir yarına. O yüzdende her gün bugün ve her geleceğin kaderi değiştirmekten korktuğum bir takvim yaprağının arka yazısı sanki.
Yarımyamalak hayatımın koskoca yılları belkide, benden başkasına hiçbir anlam ifade etmeyecek müsvettelerle dolu, yazılmışlıklarıyla kalmaları desenleri silinmiş kirli eski beyaz poşetin içinde bir gün ateşe boyun eğebilme durumları en büyük korkum. Halimin vahametini kavrayamamakla geçen her günüm tutsak olmakta gereksiz eylemlerin boyunduruğunda.
Hastalıklı öznesel şahsiyetim boş bulduğu her anda kendine acımakta ve tüm bildiklerim bilmediklerime çare olamamaya başlamakta.İçime debelendikçe daha çok batacağımın şüphesi dolmakta ve salmak üzereyim kendimi ifade edememe kabiliyetsizliklerine hayatın.
Gidemediğim bir yol,yaşayamadığım bir hayal,sevemediğim bir kişi,sonlandıramadığım bir yazı; beni bekliyor hala bense emanet hayatımı iade edecek bir emanetçi arıyorum.
Ne acı; kararsızlığın üzerine sıkılmış kaybolma sosu ve yanına küçük küçük süs yapılmış hayalkırıklıklarını elimde yalandan yapılma bir çatalla yemek zorundayım.