Uzaklardan ta uzaklardan, akan bir çeşmenin sesini dinliyorum,
Biri dalgınlıkla unutmuş olmalı,
İyi ki unutmuş,
Sesi, bir senfoni gibi
Sürekli SEN diyor.
Pencerenin eskimiş aralıklarından rüzgâr üflüyor,
İyi ki eskimiş diyorum,
Sonbaharda onaracaktım,
Bıraktım herşeyi eskimişliğim gibi,
Rüzgarın sesi bir şarkıyı çağrıştırıyor bana,
Hüzzam bir şarkıyı,
Sürekli SEN diyor.
Bizimkine benzeyen bir roman okudum,
Bir aşk romanı,
Yer yer acıklı bölümleri var,
Bir bölümü varki hele yürek titretiyor,
Adam, bile bile o son mektubu yırtıyor,
Sonra tutup yakıyor,
Ben, o mektubu saklıyorum hâlâ,
Ne yırtıp atabildim, ne ateşe bırakabildim,
Birkaç satırına gözyaşım düştü sadece,
Şimdi okunmuyor,
Ama zarfı, pulları ve damgası eskisi gibi
Hâlâ o günleri anımsatıyor ve ısrarla
SEN diyor.