Körpe bir fidandınız bana geldiğinizde
Bir korku ve ürkeklik vardı gözlerinizde.
Annenizin kucağından, küçükten aldım sizi
Bir anne şefkatiyle ,sevgiyle sardım sizi.
Kiminiz öğretmenden,okuldan korkardınız
Kiminiz “anne” diye sessizce ağlardınız.
Şarkı bile söyledim sizi avutmak için
Hasta oldum, yatmadım,sizi okutmak için.
Hatırlayın sınıfıma ilk geldiğiniz günü
Nazlı bir çiçek gibi sizi büyüttüğümü.
Narin ellerinizde korkuyordum tutmaya
Atatürk’ten başladık yazmaya, okumaya.
Sizden ayrı kalınca hepinizi özlerdim
Heyecanla okuluma kavuşmayı beklerdim.
Minik ellerinizden tutarak yazdırdım ben
Hepinizi yüreğime nasıl da sığdırdım ben!
Sizlere güneşte siper ve gölge oldum
Zamanla zihninizde güçlü bir simge oldum.
Yunus gibi gönlüme doldu insan sevgisi
Bu sevgiyle oluşacak yarının Türkiye’si.
Siz minik yavruları bilgilerle besledim
Üzüntümü sezdirmedim, yüreğimde gizledim.
Dertli günümde bile sizin için güldüm ben
Sınıfımda, her yerden daha fazla hürdüm ben.
Boy atan çiçek gibi gördüm gelişmenizi
İstedim yükseklere, göğe erişmenizi.
Yüzümdeki çizgiler sizin çizgileriniz
Kuş sesi gibi gelir coşkulu sesleriniz.
Sınıfımda ak düştü başımdaki saçlara
Sizlerle veda ettim o otuzlu yaşlara.
Bir bilseniz gözümde nasıl bir nimetsiniz
Uğruna can koyduğum yüce bir değersiniz!
Gelin, elele tutup yarına uzanalım
Atatürk’e lâyık birer örnek insan olalım.
Doymadım çocuklarım ben sizi okutmaya
Dayanırım yüz yıl daha öğretmenlik yapmaya.
Ne yazık ki insan ömrü, bir gün gibi çok kısa
Mesleğimde yirmi yılım nasıl geçti bir hızla!
Her şeyimi veririm öğretmen kalmak için
Ölünceye dek sizi yanımda bulmak için.
Bilmiyorum görevim ne zaman son bulacak
Sizden uzak günlerim bilmem nasıl dolacak!
“Öğretmenim” diyen sesi bir gün duymayacağım
Sizden uzak kalmaya nasıl alışacağım!
Yavrularım! Hepinizden beklediğim şeyler var
İçimde fırtınalar, korkular, şüpheler var.
Unutulmak korkusu zihnimi kemiriyor
Bedenim, bu korkunun gölgesinde eriyor.
Mezun olup gidince hiç unutmayın beni
Ne olur, hatırlayın size emek vereni.
Yanımdan geçiyorken bir tek selâm beklerim
Sakın boşa gitmesin verdiğim emeklerim.
Henüz gelip çatmadan o ayrılık zamanı
İçimize sindirerek yaşayalım her anı.
Hazır olmam gerekir sizden ayrı kalmaya
Alışmam lâzım bir gün sizlersiz yaşamaya.
Bunca yıl çalışmanın gururu yeter bana
Öğretmenlik yücedir, kutsaldır, anlayana.
Açtım işte sizlere aydın, nurlu ufuklar
Birinize bin kez ömrüm feda olsun çocuklar!
1992
Not: Şimdi yıl 2002. Ben artık bir emekliyim. Bir okulum yok, bir sınıfım yok, öğrencilerim yok. "Öğretmenim" diyen sesler yok.....Ama hâlâ yaşıyorum. Bunu nasıl başarabildiğime şaşırıyorum.
esenbel@superonline.com