Öğretmen sınıfa girdiğinde sevinir çocuklar, bir başka aydınlanır umut dolu yüzleri. Tatlı bir heyecan sarar herkesi. Yüzlerde tebessüm, yüreklerde güven duygusu...
Sımsıcak bir dostluk köprüsü kurulur; öğretmenden öğrenciye uzanan, kıtalar ve okyanuslar aşabilen. Bu köprü sevgi, saygı, barış ve kardeşlik köprüsü ki onu yıkmaya kimsenin gücü yetmez. Çünkü temelinin harcı öğretmenin göz nuruyla, emeğiyle ve inanç dolu azmiyle karılmış; bu temelin her taşına öğretmenin saf ve temiz ruhu, sevgi dolu kalbi sinmiştir.
Sınıfa aklın ve bilimin ışığını sokar öğretmen. O ışıkla kent kent, sokak sokak yeniden aydınlanır çocukların tertemiz yürekleri. O yürekler ki susuz, kurak bozkırlarda yağan yaz yağmuruna muhtaç. O yürekler ki bilimin tüm insanlığı kucaklayan ellerine sımsıkı kenetlenmiş...
Sınıfa kitapların büyüleyici iksirini getirir öğretmen. Kitaplarla yepyeni bir dünya kurar çok sevdiği öğrencilerinin hülyalı, genç yüreklerinde... Bazen Çalıkuşu olur, Anadolu’yu dolaşır köy köy, kasaba kasaba. Bazen Küçük Ağa olur, millî mücadele fikrini ateşler tüm Akşehir’in. Kimi zaman da Yaşar Kemal’in İnce Memed’i olup aşkı uğruna Abdi Ağa’ya baş kaldırır.
Sınıfa Atatürk’ü getirir öğretmen, genç beyinlere onu aşılamak için. Atatürk olur, Samsun’da millî mücadele ateşini yakar, özgürlüğün türküsünü söyler yanık yanık... Mustafa Kemâl olur, genç Türkiye’yi baştan başa köy köy, şehir şehir yeniden inşa eder. Çağdaş Türkiye’nin biricik mimarı olur; çok sevdiği gençlere güzel bir dünya bırakır armağan olarak...
Sanatçıdır öğretmen, çiçek çiçek, şiir şiir nakşeder sevgiyi genç yüreklere... Sinema, tiyatro, edebiyat, resim aşkını eker çorak toraklara; gül bahçeleri yetiştirmek için...
Öğrenciliği hiç bitmeyen bir çınardır öğretmen. Öğrendikçe öğreten bilge bir ağaç; genç bedenlerde kök salan bir fidandır öğretmen.