Bir ulusun kalkınmasında en önemli unsur; geçmişin geleceğe aktarılarak yaşatılmasıdır. Bu da eğitimle olmaktadır. Eğitimin önemini kavrayan ve bu alanda çalışmalarını yoğunlaştıran uluslar, bu gün Dünya sahnesinde en ön sırlarda yer almaktadırlar.
Yıllar önce ABD başkanı A. Licoln oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta ondan; şunları istemiştir.
(...)Zaman alacak biliyorum, fakat öğrete bilirsan Ona; kazanılan 1 liranın bulunan 5 liradan daha değerli olduğunu öğret.
(...) Eğer yapabilirsen, Ona kitapların mucizesini öğret.
(...) Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan daha onurlu olduğunu öğret.
Ona, kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes Ona yanlış oduğunu söylediğinde dahi.
Tüm insanları dinlemesini öğret. Fakat tüm dinlediklerini, erçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğet Ona, Göz yaşlarının utanç olmadığını öğret.
Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiç bir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.(...)
Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik savaşmasını öğret.
Tanrı mesleği olarak da kabul edilen bu kutsal mesleğin bir üyesi olarak, ismimizin sonuna getirilen, hoca, öğretmen ya da eskilerin tabiri ile muallim/muallime unvanlarının sorumluluk ve yüceliğine hepimiz sonsuza kadar layık ve sadık kalmaya yemin ettik. Hala göreve başladığı ilk günün heyecanı ve şevki ile öğretmenlik mesleğine devam ediyoruz.
Eğitim evde başlayıp okulda devam eden ve hayat boyu süren bir kavram olduğunu anlatmaya gerek yok. Bu nedenle, okula başlayana kadar öğretmenlerimiz anne ve babamızdı. Okulda bu görevi öğretmenlerimiz yerine getirdi. Okul bittikten sonra ise belki amirimiz, belki de ustamız oldu öğretmenlerimiz. Fakat aradan yılar eçse de bize emeği geçen öğretmenlerimiz hafızamızdan silinmedi.
Unutulmamalıdır ki tarihin akışın değiştiren liderleri, bilim ve sanat adamlarını da öğretmenler yetiştirdi. Sultan Alparslan'ı, Fatih Sultan Mehmet'i, Yavuz Sultan Selim'i, Mustafa Kemal ATATÜRK'ü. O öğretmenler ki Anadolunun Türk yurdu haline gelmesine sebep olmuş, stanbul'un Fethine manevi liderlik yapmış, atının ayağından sıçrayan çamuru cevher bilip sanduka örtüsü yaptırmış, hatta "aramızda fark olmalı" deyip "KEMAL" ismini önererek, tarihe Mustafa Kemal ATATÜRK olarak altın harflerle yazılmış niceleri.
Bunun yanında Anadoluda cehalet savaşında okuluna giderken soğuktan donarak, öğrencileri üşümesin diye sınıfının sobasını yakaken, hatta kaleminden başka hiç bir silahı olmadığı bilindiği halde hain terör odakları tarafından adice katledilen şehit öğretmenlerimizin yaktığı meşale her zaman olduğu gibi "gücünü sevgi, barış ve bilimden alarak daha kuvvetli yanmaya devam edecektir.
Sözün kısası, böylesin kutsal bir mesleğin üyesi olmaktan duyduğum onur ve gururu bana yaşatan, beni bu mesleğe yönelten ve yetişmemi sağlayan başta ailem olmak üzere, öğretmenlerime, her gün yeni bilgi ve tecrübelerini paylaştığım siz değerli meslektaşlarıma ve tabi ki öğrencilerime sonsuz teşekkürlerimle.
Öğretmenlik Mesleği
SADECE ÖĞETMENLER GÜNÜNDE ANIMSANAN, FAKAT TARİHİN AKIŞIN DEĞİŞTİREN ÖNDERLER İLE BİLİM VE SANAT ADAMLARININ YANINDA ÜYESİ OLMAKTAN HER ZAMAN ONUR VE GURUR DUYDUĞUM ÖĞRETMENLERE SAGILARIMLA....