Siz hiç uyanıkken düş gördünüz mü ya da kâbus. Ben çok gördüm; Erzurum Yavi'de, Erzincan Başbağlar'da, Sivas Madımak'ta, İstanbul Gaziosmanpaşa'da, Bingöl'de... o kadar çok ki, hangi birini sayacağımı bilemiyorum. En korkuncuydu Madımak. Canlı canlı İnsan yakmak; hem de din adına, Allah adına...
Allah, bütün canlılara türlü zulümler yapan Firavun'u, Nemrut'u, Karun'u doyurmaktan imtina etmezken, bunlar canlı, insan ve Müslüman demeden diri diri yaktılar. Bunların nasıl birer yaratık olduklarını benim aklım almıyor. Sizin alıyor mu?
Aziz Nesin'e "Sen Alevi değilsin ki, sana ne oluyor?" dendiğinde Aziz Nesin "Sen insan değilsin ki, sana nasıl anlatayım?" diye yanıtlıyor. Evet, İnsan olmayan bir topluluğa ne anlatabilirsiniz... Benim aklım ve yüreğim yetmiyor bunlara bir şey anlatmaya... Siz anlatabileceğinizi düşünebiliyor musunuz?
Bizimki uzun bir yalnızlık, çünkü biz Kızılbaş'ız. Muaviye denen fitne öldürdü. İbni Mülcem denen lain öldürdü, Yezit denen namussuz öldürdü, Mervan denen kansız öldürdü, Hızır paşa denen haramzade öldürdü. Kabahatimiz Kızılbaş Türkmen oluşumuzdu. En sonunda, isim koymadığınız, ama türlü isimlerle, Yezit, Mervan ve Hızır denen lağım kokulu alçaklar işte Sivas, Madımak'ta, dini, fikri, özgürlüğü, umudu, türküyü, insanı yaktılar, devlet de seyretti; ta ki, yangın bitene kadar.
Ölen onca can... Yanan, kavrulan, yakan kavuran... Ama bunu size nasıl anlatayım? Siz hiç yandınız mı? On dört yaşında bir kız çocuğunun yandığını gördünüz mü? Sahibiyle birlikte yanan bağlama ve türküleri gördünüz mü? Ben söylerken tüylerim ürperiyor da, bunu yapanların gözlerinde, yüzlerinde, yüreklerinde kin ve nefretten renkleri belli olmuyor. Akıllarda kalan attıkları slogan "Allahuekber"... Oysa o Allah ki, "Bir insanı yaşatan bütün insanlığa yaşatmış gibidir. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir" diyor. Ben bunun üzerine bir şey demiyorum. Çünkü bu alçak ve namussuzlar Kerbela'da aynı sloganla peygamber neslini yok ettiler.
Dünyayı yordular. İnsanı yordular. Doğayı yordular. Denizleri yordular. Çıkarları doğrultusunda her türlü kirli düşünceye fetva verecek ahlaksızlar yetiştirdiler. İşte bunlar her tür canlıya düşman oldular. Tek düşman olmadıkları çıkarları ve kazandıkları paralar. Bu çıkarların zedelenmemesi için en iyi yol toplumu birbirine düşürüp, düşünen, okuyan, akleden insanların yetişmesini engellemek. Başarılı oluyorlar mı, evet. Kaybeden kim, masum halk. Galeyana gelip saldıran o topluluk pişman oluyor mu, bilmem, ama verdikleri zarar ahlakı, vicdanı, namusu, insanı, adaleti, hakkı yaralıyor ki, sonuçta vatan yaralanıyor.
Âşık Yener'in bir Taşlamasıyla duygularımızı bağlayalım...
"Nurcunun nişanın takan
Kızılbaş mı karabaş mı
Memlekete nifak sokan
Kızılbaş mı karabaş mı
Madem günah imiş sazlar
Çalsın sizin davlumbazlar
Çember sakallı yobazlar
Kızılbaş mı karabaş mı
Gerici takkesin giyen
Olmadık herzeler yiyen
Atatürk'e gâvur diyen
Kızılbaş mı karabaş mı
İzmir Menemen'de esen
İsyan bayrağını asan
Teğmen Kubilay'ı kesen
Kızılbaş mı karabaş mı
Ölme Pir Sultan'ım yaşa
Yandı Sivas baştan başa
Eli kanlı Hızır Paşa
Kızılbaş mı karabaş mı
Kerbela'nın susuz çölü
Eser durur bir sam yeli
Ehlibeyte kıyan deli
Kızılbaş mı karabaş mı
Muaviye hin oğlu hin
Oğlu Yezit ondan hain
İbni Mülcem denen lain
Kızılbaş mı karabaş mı
Âşık Yener öter dalda
Gönlüm yurtseverlik solda
Dönmez hak bildiği yolda
Kızılbaş mı karabaş mı"
Sürç-i lisan eyledikse Hak, peygamber, Şah-ı Merdan, Ehl-i Beyt, İmamat, erenler ve insan sıfatına nail olanlarca affola...
2 Temmuz 21
Gölcük