Kıpkırmızı, saydam ve parlak
Bir elma değilmiydi?
benim minik kalbim ....
bir elimde rüzgârgülü bir elimde gökkuşağı
sek sek oynayarak bir aşağı bir yukarı
evimizde çın çın kahkahalarımın çınlaması
ah kalbim,ah kalbim
ben bir zamanlar böyle şarkı söylerdim
nasıl da neşeli bir yerdir evim
kalbim, evim, evim kalbim, evim
ah kalbim, ah evim !
hele bahçemde oynamayı ne çok severdim
bahçem öyle güzel, öyle güzeldi ki
cennet burdan az büyük zannederdim
göklere uçururdu da salıncak
yeryüzüne döndükçe avuçlarımı açar
ayçiçeklerinin üzerine yıldız serperdim
bir köşede de bez bebeğim
İki kumaş parçası buldum mu
uçlarından çekip bez bebeğime elbise diye dikerdim
Çakmak çakmak ışıldardı geceleri benim kalbim
bir gün
göğün tüm bulutlarını
süpürüverdi bahçemize rüzgâr
dedim ki anneme:
“bu bulut denilen şey pamuk şekeri mi?
ama ben o kadar büyüğünü yiyemem ki!
yine de hepsi benim olsa mı ki….?
annem, açgözlü olma dedi
dünyada öyle çok çocuk var ki
hiç hepsi bir tek kişiye verilir mi?
bütün çocuklara yetsin diye
minicik minicik şekerler koydu
melekler gökteki o parlak torbalara
atacaklar bir gün dünyanın tüm çocuklarına
bekle biraz, biriktiriyorlar daha
haklıydı annem
yanağını öptüm, gülümsedim
meleklerin şekerlerine
birer de öpücük ben ekleyecektim
sonra bir gün
hiç şarkı söylenmedi evimizde
tanıdığım ne varsa değişti birdenbire
eskiden şeker yağmazdı gökten
ama yağmur ve güz yapraklarından
başka şey de yağmazdı
nasıl oldu bilmem
belki biri taş atmıştı
bez bebeğim parçalandı
kardeşim buna çok ağladı
ben onu avutmaya çalışırdım
az şeker verirdim ama
evimizde artık şeker de kalmamıştı
ben de göğe göz kırptım
meleklere baktım
artık açın beyaz torbalarınızı
yeter, kardeşim ağlamasın!
torba açıldı, aklım şaştı kaldı
kardeşime sarıldım, ağladım
bu şekerler patlıyor anne!
bulamıyorum sonra
Şeker yiyen çocuklar nerde
anne, sorsana meleklere
hangi şarkıyı söyleyelim istiyorlar
Şimdi küçük kardeşime
peki ya kuşlara, karıncalara
aya, suya, toprağa…
onlar ne yaptı ki meleklere?
İnanmıyorum artık şekerlere
gökten yine yaprak ve yağmur yağsın yine
söylesene,
kim bizim gökyüzünü aldı da
başka bir gök getirdi memleketime
bir gün geri döneceğim elbet ama
Şimdi uzak kaldım çocukluğuma
bir çocuk inanmaz çünkü
dünyaya bunların yapıldığına
dinliyorum şimdi
geçip televizyonun karşısına
meleklerin torbalarını çalıp
İçine patlayan şekerler koyan adamları
İnsanları sevdikleri için parçalıyorlarmış
bez bebeğimi, ağaçları, toprağı
toprakta yaprağı, insanı
dinliyorum iyi niyetlerini, iyi dileklerini
İşte hiç bitmeyen tüm o iyiliklerini
meleklerin dileklerine benziyor aynı
ama demirden Oyuncaklarla gelmezdi ki onlar
uçan demirden kuşlar, …
açılıp bir türlü kapanmayan kanatlar
anne sorsana meleklere, bizim göğümüzde
ne yapıyor bu demirden kuşlar?
artık onlardan atılıyor
patlayan şekerlerle dolu torbalar
ve pek fena kalpli oluyor
göğe bıraktıkları bulutlar
ben isterdim ki yalnızca
Şarkı söylesin kuşlar
kuşlar şarkılar, şarkılar kuşlar
ama en çok ne isterdin dersen
gökyüzündeki bütün kuşlar yaşasınlar!
BENGELİNCİK