//Çırpınarak çekiliyor dalgalar
Duvarları yıkan fırtınalara,
Kim lânet edecek ki ?//
Çarpılan kapılar gibi suratın orta yerine
Sundurmalardan damlayan
Paramparçalar gibi..
Toparlayamadın işte,
Ne kendini,
Ne geceyi..
Saklanamazsın kendinden,
Yasaklanmadığın gibi…
Ulu orta bağırışını sen duy
Bir deli yalım yalasın,
Abalara sarmalanmış beynini..
Fısıldama bile kulaklarına,
Bu kadar çoğalınca
Aslını kaybettiğini…
Zehirli sözcüklerle karalanan defteri
Kanıksanmış bir kesik el,
Görmeyen bir çekik göz,
Söylemeyen dil gibi,
Pencereden görünen ayışığı
Nasıl sınasındı ki?
Yaşamamış ölümlü tüm yanların gibi
Koparıp saçlarından
Sakallarından kaldırıp atamadığın
Patlayan bir delimserik dağ gibi..
/Sözlerim yasaklı bile olsa anlatacağım/
Bir zaman çakılı kalmış paslı bir çivi
Ne kadar sağlam tutarsa abanozun elini
Aklımın elinden tutup
Sağaltacağım…
Asla bitmeyen bir yol bu fasit daire denen
Yukardan aşağıya
Veyahut soldan sağa
Savrulan bir gölge bu…
Olanaksız bir düşleme hapsolan
Masadaki kadavranın gölgesi soğumadan
Sen kaç kere öldüreceksin seni ?
Ayları ve güneşleri erittiğin kazanı
Baldırandan bir düşe kalayladın
Kandıran ;
Kandırılandın
Paramparçaydın !