bi marlboro light yakıyorum
yemin ederim kendimdeyim
kapıların içinden geçiyorum sabaha
basamak basamak ...
önce üçer , sonra ikişer , birer
sonunda geri geri sırtım dönük deliyorum kapıları
geceye önce bir, sonra iki, en son üç
kolumun altında kitabını taşıyorum
yırt yüzünü köşesiyle isa
ben arafı ellerimle deşiyorum.
oturuyorum yatağa,
üstü başı saplantı battaniyenin, çarşafın mumun.
alkol etiketlerinin ardında çığlıklar sayıyorum ;
önce bireysel
sonra kentsel
ve evrensel.
dikenini kanatıyor gül.
ezberle bu satırları musa
ben senin ulaşamadığın denizlere
akrepler salıyorum.
yavaşlıyor an
dolabın kapısını aralıyorum
uykusuz güzlü pijamalar üstüme kusuyor
bayılıyorum bu yalnızlığa ;
dipten gelen sidik kokusu gibi
önce sezgisel
sonra samimi
en son beter
diliyle yokluyor berbat bir iklimi martılar
ızdırap insanlara mahsus
küs kurduğun ahaliye mustafa
ben bakireleri düzerek tanrılaştırıyorum